Cevap :
Soğuk bir kış gecesi, elinde bir fincan sıcak çikolata ile pencere kenarında oturmuş dışarıyı seyrederken aklında tek bir cümle tekrarlanıyordu..:
-yine yattı kupon kma..
fakat bu sefer kuponunu yatıran şey diğerlerinden farklıydı..
sessizce rafta duran kitaba uzandı, kitabı eline aldı ve sayfalarında göz gezdirirken "aha, buradasın demek!", dedi. kitabın ortasına iliştirdiği iddia bültenini aldı ve o anda hiç farketmediği bir ayrıntıyla göz göz geldi..
oynadığı maçlarla kuponundaki maçların kodları aynı değildi..
aklında yeniden iki soru belirdi: bu kupon kimin kma, ve benim kuponu kim çaldı kma?
önce kahvede okey oynarken yancı halil'in bakmak için kuponu istediğnii hatırladı.. fakat halil kuponu geri bırakmıştı.. ve kuponunu bulmak için ne yapması gerektiğini farketti: önce elindeki kuponun sahibini bulmalıydı. ve bunu nasıl yapacağını çok iyi biliyordu..
ertesi sabah okey oynadığı kahveye geri dönmek için hazırlandı, evden çıktı ve yürümeye başladı. elindeki kuponun sahibi muhtemelen rıza abinin kahvesindeki kumarcı veledlerden biri diye umuyordu. fakat işler umduğu gibi gitmeyecekti..
kahveye girdi, her zamanki masasına oturdu, çay siparişini verdi ve planını uygulamaya koydu:
-beyler biri dün kuponunu unutmuş benim paltoda, 334 e alt vermiş, 356 ye 1-1 yazmış, kiminse gelsin alsın tuttu galiba!
kalabalıktan biri yavaş hareketlerle geldi ve masasına oturdu.. yüzüne bakmıyordu fakat tavırları çok tanıdıktı.. ve adamın söyledikleriyle irkildi:
-tutturduysan şu borcunu ver artık, 2 gün diye aldın 1 ay oldu lan!
"dedektif" adamın yüzüne baktı ve kendinden emin bir ses tonuyla "lan kaçmıyoruz be, iki dakka dur havaya girmiştim s.ktin bıraktın mehmet abi, neyse beyler kuponun sahibi yoksa gidip alıcam bayiden ağlamasın sonra!" dedi.
bunun üzerine yanına yaklaşan adam kupona göz atmak istedi, fakat parmak izlerinin silinmesini istemeyen dedektif, adama elinde tuttuğu kuponu gösterdi. adam kuponun ivan dredimoviç(yabancı isim hikayeye renk katar) adlı adama ait olduğunu, fakat adamın her gün olduğunun aksine bugün kahveye gelmediğini söyledi.
dedektif her meraklı insanın yapacağı gibi, ivanı evinde ziyaret etmeye karar verdi.. Fakat fazla merakın zararlı olduğunu öğrenmesi uzun sürmeyecekti..
kuponu göstediği adam ayrılmak üzereyken onu omzundan yakaladı ve sordu: nerde bu ivan'ın evi?
adam eliyle sokağın sonunu işaret ederek: bak şimdi abi, şu sokaktan sola sap, fırının orda bi..
dedektif adamın sözünü kesti: lan bırak bulurum kendim, bağdatı sorduk sanki şerefsize bak..
nihayet adamın evine gelmişti.. kapıyı çaldı, fakat açan yoktu.. şüphelendi ve kapıyı omzuyla kırarak içeri girdi, içeriden gelen koku midesini bulandırınca mendilini cebinden çıkarıp burnuna dayadı ve evi aramaya koyuldu.. tam mutfağa girerken omzunda soğuk bir el hissetti..
elin sahibi ivan drekoviç'den başkası değildi.. ivan meraklı gözlerini adamın üzerine dikti ve: "kapımı kırıp evime girmenizin umarım mantıklı bir açıklaması vardır, bayım!"
dedektif şaşkın bir tavırla cevapladı: "kapı açılmayınca dedektif önsezilerim bana burada kötü şeyler olduğunu söyledi, bunu yapmaya mecburdum.. peki ya siz, neden kapıyı açmadınız? ve eğer yaşıyorsanız bu koku da nedir?
-Adam kızgın bir ses tonuyla "tuvaletteydim kma, siz türklerde saygı maygı kalmamış!"
ikisi de sakinleştikten sonra dedektif adama olayları anlattı ve birşey bilip bilmediğini sordu. Adam emin olmayan bir yüz ifadesiyle: "dün okeyden sonra masada unuttuğum için geri dönüp kuponumu aldım ve evin yolunu tuttum. tam içeri girmek üzereyken bir beyefendi bana seslendi ve kuponların karıştığını, elindekinin benim kuponum olduğunu söyledi, ve bendeki kuponu alıp gözden kayboldu. tek hatırladığım bu.
-adamı tarif edebilir misiniz, sayın drekoviç?
-1.70 boylarında, esmer, kumral tenliydi.
-peki ayırt etmemizde yarayabilecek bir özelliği var mıydı?
-sanırım, yüzünde bir bıçak yarası vardı..
tanrım, sol gözünün hemen altından favorisine kadar uzanıyor muydu?
-evet, nereden bildiniz, dedektif?
-olamaz, buna inanamıyorum!
Soğuk bir kış gecesi, elinde bir fincan sıcak çikolata ile pencere kenarında oturmuş dışarıyı seyrederken aklında tek bir cümle tekrarlanıyordu..:
-yine yattı kupon kma..
fakat bu sefer kuponunu yatıran şey diğerlerinden farklıydı..
sessizce rafta duran kitaba uzandı, kitabı eline aldı ve sayfalarında göz gezdirirken "aha, buradasın demek!", dedi. kitabın ortasına iliştirdiği iddia bültenini aldı ve o anda hiç farketmediği bir ayrıntıyla göz göz geldi..
oynadığı maçlarla kuponundaki maçların kodları aynı değildi..
aklında yeniden iki soru belirdi: bu kupon kimin kma, ve benim kuponu kim çaldı kma?
önce kahvede okey oynarken yancı halil'in bakmak için kuponu istediğnii hatırladı.. fakat halil kuponu geri bırakmıştı.. ve kuponunu bulmak için ne yapması gerektiğini farketti: önce elindeki kuponun sahibini bulmalıydı. ve bunu nasıl yapacağını çok iyi biliyordu..
ertesi sabah okey oynadığı kahveye geri dönmek için hazırlandı, evden çıktı ve yürümeye başladı. elindeki kuponun sahibi muhtemelen rıza abinin kahvesindeki kumarcı veledlerden biri diye umuyordu. fakat işler umduğu gibi gitmeyecekti..
kahveye girdi, her zamanki masasına oturdu, çay siparişini verdi ve planını uygulamaya koydu:
-beyler biri dün kuponunu unutmuş benim paltoda, 334 e alt vermiş, 356 ye 1-1 yazmış, kiminse gelsin alsın tuttu galiba!
kalabalıktan biri yavaş hareketlerle geldi ve masasına oturdu.. yüzüne bakmıyordu fakat tavırları çok tanıdıktı.. ve adamın söyledikleriyle irkildi:
-tutturduysan şu borcunu ver artık, 2 gün diye aldın 1 ay oldu lan!
"dedektif" adamın yüzüne baktı ve kendinden emin bir ses tonuyla "lan kaçmıyoruz be, iki dakka dur havaya girmiştim s.ktin bıraktın mehmet abi, neyse beyler kuponun sahibi yoksa gidip alıcam bayiden ağlamasın sonra!" dedi.
bunun üzerine yanına yaklaşan adam kupona göz atmak istedi, fakat parmak izlerinin silinmesini istemeyen dedektif, adama elinde tuttuğu kuponu gösterdi. adam kuponun ivan dredimoviç(yabancı isim hikayeye renk katar) adlı adama ait olduğunu, fakat adamın her gün olduğunun aksine bugün kahveye gelmediğini söyledi.
dedektif her meraklı insanın yapacağı gibi, ivanı evinde ziyaret etmeye karar verdi.. Fakat fazla merakın zararlı olduğunu öğrenmesi uzun sürmeyecekti..
kuponu göstediği adam ayrılmak üzereyken onu omzundan yakaladı ve sordu: nerde bu ivan'ın evi?
adam eliyle sokağın sonunu işaret ederek: bak şimdi abi, şu sokaktan sola sap, fırının orda bi..
dedektif adamın sözünü kesti: lan bırak bulurum kendim, bağdatı sorduk sanki şerefsize bak..
nihayet adamın evine gelmişti.. kapıyı çaldı, fakat açan yoktu.. şüphelendi ve kapıyı omzuyla kırarak içeri girdi, içeriden gelen koku midesini bulandırınca mendilini cebinden çıkarıp burnuna dayadı ve evi aramaya koyuldu.. tam mutfağa girerken omzunda soğuk bir el hissetti..
elin sahibi ivan drekoviç'den başkası değildi.. ivan meraklı gözlerini adamın üzerine dikti ve: "kapımı kırıp evime girmenizin umarım mantıklı bir açıklaması vardır, bayım!"
dedektif şaşkın bir tavırla cevapladı: "kapı açılmayınca dedektif önsezilerim bana burada kötü şeyler olduğunu söyledi, bunu yapmaya mecburdum.. peki ya siz, neden kapıyı açmadınız? ve eğer yaşıyorsanız bu koku da nedir?
-Adam kızgın bir ses tonuyla "tuvaletteydim kma, siz türklerde saygı maygı kalmamış!"
ikisi de sakinleştikten sonra dedektif adama olayları anlattı ve birşey bilip bilmediğini sordu. Adam emin olmayan bir yüz ifadesiyle: "dün okeyden sonra masada unuttuğum için geri dönüp kuponumu aldım ve evin yolunu tuttum. tam içeri girmek üzereyken bir beyefendi bana seslendi ve kuponların karıştığını, elindekinin benim kuponum olduğunu söyledi, ve bendeki kuponu alıp gözden kayboldu. tek hatırladığım bu.
-adamı tarif edebilir misiniz, sayın drekoviç?
-1.70 boylarında, esmer, kumral tenliydi.
-peki ayırt etmemizde yarayabilecek bir özelliği var mıydı?
-sanırım, yüzünde bir bıçak yarası vardı..
tanrım, sol gözünün hemen altından favorisine kadar uzanıyor muydu?
-evet, nereden bildiniz, dedektif?
-olamaz, buna inanamıyorum!