Cevap :
İnsanlığı ilgilendiren birçok sorun küresel nitelik kazanıyor. Bunlar arasında terörism gibi güvenlik sorunlarını, AIDS gibi bulaşıcı hastalıkları, küresel ısınma gibi yaşamsal değişimleri veya ABD’de başlayan küresel ekonomik krizini sayabiliriz. Özellikle ekonomik krizin boyutları ve yaygınlığı insanların bu karşılıklı bağımlılığı çok daha yakından hissetmelerine neden oluyor. Dünyanın dört bir köşesindeki insanlar liderlerinden çözüm bekliyor. Ancak, her ülkenin kendisini kurtarmak için üreteceği çözümlerin bütünde krizi çözmek yerine derinleştirme olasılığı yüksek.
Örneğin, İrlanda’da tasarruflara güvence verilmesi benzer uygulamanın başkaları tarafından da benimsenmesine ve dolayısıyla ayrıştırıcı bir farklılık yaratılamamasına neden oluyor. Fransa’nın otomotiv sektörüne verdiği destek karşılığında Fransa’daki fabrikaların çalışmaya devam etmesi şartı, Çek Cumhuriyetindeki daha verimli fabrikaların kapanmasına neden olabiliyor. Birçok ülkede özelleştirilen bankaları satın alan uluslararası bankaların başka ülkeler tarafından devletleştirilmesi sonucunda iç piyasaya odaklanmaları, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kredi hacminin gereğinden çok daralmasına neden olabiliyor. Ekonomik krizin tetikleyeceği korumacılık eğilimleri dünya ticaretinin ve dolayısıyla ekonomik büyüyümenin ciddi bir şekilde küçülmesine neden olabilir.
Bu nedenle, küresel sorunlar küresel çözümler gerektiriyor. Oysa, dünyadaki liderlerin yetki ve sorumlulukları ülke sınırlarıyla belirleniyor. Liderlik seçimleri ülkeler bazında yapılıyor, vergiler ülkeler bazında toplanıyor, askeri güçler ülkeler bazında örgütleniyor, kanunlar ülkeler bazında belirleniyor. Üstelik, dünyada en yaygın yönetim sistemi olan demokrasilerde ortalama dört senede bir yapılan seçimler nedeniyle herhangi bir anda küresel sorunlara çözüm üretebilmek üzere bir araya gelen ülke liderlerinin ortalama bakış açısı iki sene gibi kısa bir süre! Bu nedenle, küresel sorunların çözümü için gerekli olan küresel yapılanmaları gerçekleştirmek güçleşiyor.
Oysa, küresel boyutta ciddi bir yapılanma ihtiyacı var. Örneğin, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF gibi küresel kurumlar küresel sorunlarla başa çıkabilecek kaynaklara ve yetkiye sahip değiller. BM’in askeri yaptırım gücü yok, IMF ve Dünya Bankası ancak ülkeler kendilerini davet ettiklerinde etkili olabiliyorlar. Üstelik, kaynaklar açısından da ülkelere bağımlılılar. Bu ve benzer kurumların günümüzün küresel sorunlarıyla başa çıkabilmesi için yetkileri ve kaynakları artırılmalı. Ancak, bu kurumların yönetiminde özel haklara sahip olan ülkeler bu hakları diğerleriyle dengeli bir şekilde paylaşmadıkça bu kurumlar için gerekli kaynakların harekete geçirilmesi de güçleşiyor. Örneğin, BM’de Fransa’nın veto hakkının olmasını ancak gerek nüfus ve ekonomik güç, gerekse askeri güç açısından daha büyük imkanlara sahip Hindistan’ın bu hakkının olmaması adil bir yönetim yapısı olmadığını gösteriyor.
Bu nedenle, uzun vadeli küresel bakış açısına sahip liderlere ihtiyaç var. Ülkeler belli konularda gönüllü olarak yetki ve kaynaklarını paylaşacak yapılar oluşturmazlarsa küresel krizlerin derinleşmesini önlemek güçleşecek. Nisan başındaki G-20 toplantılarına hazırlanan ülkeler ve liderlerinin bu konuyu açıkça masaya koyup, büyük bir pazarlık gerçekleştirip hangi şartlarda hangi yetkilerin paylaşılabileceği ve ne gibi kaynakların küresel sorunların çözümü için harekete geçirilebileceği konusunda uzlaşmaya varmanın ilk adımlarını atmaları önemlidir.
a) Çevre Kirliliği
● Doğal dengenin, tüm canlıların yaşamını tehdit edecek derecede ve büyük oranda insan faaliyetleri sonucunda kirlenerek bozulmasıdır.
● Çevre Kirliliğine: Filtre edilmeden atmosfere zehirli gazlar bırakılması, Asit yağmurları sonucu “Orman Ekosistemi”nin yok olması, Aşırı tarımsal ilaç kullanılmasıyla “Kimyasal Kireçlenme” oluşması, Sularda, tarım topraklarında “Kurşun” vb. ağır metallerin birikmesi, Teknoloji kazaları ve doğal afetler, gibi etkenler yol açmaktadır.
● Çevre Kirliliğinin önlenmesi için: Toplumun, çevre sorunlarına karşı duyarlılığı arttırılmalı, Kimyasal atıkların etkileri ve petrol sızıntıları uydulardan izlenmeli, Kirlilik temizleme çalışmalarında ileri teknolojiler kullanılmalıdır.
b) Küresel Isınma
● Atmosferdeki doğal sera etkisinin, insan faaliyetleri sonucunda daha da artarak kürese0
● Fosil yakıtların dumanı ve endüstri gazlarının atmosfer dengesini bozması,CO2, metan gibi sera gazlarının kontrolsüz olarak atmosfere salınması, yer ve atmosfer arasında, doğal “Karbon Döngüsü” denk kapanmaması, Sanayi devrimiyle başlayan aşırı kirlenmenin artarak devam etmesi, maliyet artışları getireceği için yeterli derecede önlem alınmaması, her yıl milyonlarca ton “Karbon”un atmosferde birikmesi, Atmosferdeki ısınmanın hızlı bir KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ yaratması, kutupların ve dağ buzulların erimesine sebep olması ve deniz seviyesinin yükselmesi küresel ısınmanın gerekçeleridir. Okyanus akıntısı değişikliklerinin, “El Nino” gibi kasırgalara yol açması bunun bir göstergesidir.
● Küresel ısınmaya alınabilecek önlemler: Enerji dostu ampuller kullanılmalı, Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı, Doğru ışıklandırma kullanılmalı, Klima yerine vantilatör kullanılmalı, Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı ve Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli, Atmosfere salınan sera gazlar kontrol altına alınıp azaltılması, “Kyoto Protokolü” hükümleri istisnasız uygulanmalı.
c) Kyoto Protokolü ( 11 Aralık 1997)
● Kyoto Pretmeyiniz…