Cevap :

Nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan,anonim nitelik taşıyan, kalıplaşmış özsözler biçiminde rastladığımız, önceki kuşakların gözlemlerini yol gösterici birer kural olarak sunan atasözleri, sözlü edebiyat dönemi ürünlerinden olan “sav” ların ilk biçimleri niteliğindedir. Savlar Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lûgat’it Türk’ünde açıklamalar arasında geçmektedir. Sav terimi, İslâmiyet’in etkisiyle yerini “mesel”terimine bırakmıştır. Aslında misal getirme, örnek verme anlamında olandarb-ı mesel ve bunun çoğulu durub-ı emsâl sözleri, edebiyatımızdaatasözü, atasözleri anlamında kullanılmaya başlanmıştır.

  Türkiye’de ve Türklerin yaşadığı diğer topraklarda, halkın ağzında dolaşan; nesillerden nesillere geçen 10.000’i aşkın atasözü bulunmaktadır. Atasözleri üzerine pek çok yayın yapılmış, birçok kitap ve makale yayımlanmıştır. Türk atasözleri üzerine hazırlanmış ve basılmış kitap, broşür, makalelerin sayısı 700’ü aşmaktadır.

  Sözcüklerden en az birinin düz/gerçek anlamının dışına çıkması, kimi durumlarda mantık dışılık, sözü ilgi çekici kılması, anlatım gücünü arttırması, en az iki sözcükten, söz öbekleri biçiminde kalıplaşmış olması ve toplum tarafından ortak benimsenen bir anlatım aracı olan deyimlerin tanımı hakkında tam bir fikir birliği yoktur. En büyük tartışma da tek sözcüklü deyimlerin olup olmadığı konusundadır. Arkasından birçok sözcüğün mecaz anlamda olabileceğini, deyim anlamının birden çok kelimenin ortaya koyduğu ortak anlam olduğunu ifade ederek, deyimin varlığı için en az iki kelimenin varlığını şart koşulmuş böylece fikir birliği sağlanmıştır.

  Bir dilde anlatım gücünü arttırmak için kullanılan deyimlerin dilin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıktıkları görülmektedir. Kalıtsal olarak nesilden nesile devredilen deyim yapılarının çok çeşitli olduğu ve zamanla değişiklikler geçirdiği de anlaşılmaktadır. Türkçe’nin ilk yazılı belgelerinden beri Türk yazılı metinlerinde deyimlerin izlerini sürebiliyoruz:

atı küsi yok bolmak “adı sanı yok olmak” balıkdakı tagıkmak tagdakı inmek “şehirdeki dağa çıkmak, dağdaki inmek” başlıgıg yüküntürmek tizligig sökürmek” başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek” işiğ küçüğ birmek “işini gücünü vermek, hizmet etmek” körür gözü görmez teg bilir biligi bilmez teg bolmak” görür gözü görmez gibi ” sabın sımak “sözünü kırmak”

atasözleri kimin sölediği belli olmadığı için belli olaylardan çıkmış veya sallanmılş olabişlir bilinmömez ( kitapta yzıy )