Cevap :
4. Sanatı
Mevlânâ’nın şiir ve sanattaki gücü dünyaca tartışmasız bir şekilde kabul edilmiştir. Doksan bini aşkın beyit söylemiş olan Mevlânâ’da, can sıkıcı, sakat veya cansız sayılabilecek doksan tane beyit aransa bulunmaz. Bu bolluk, düzgünlük, sınırsızlık, onun insan ve cihan ötesi ilâhi âlemle sürüp giden dostluğunun bir delilidir.
Mevlânâ, mümkün olan en basit ifade tarzını seçmiştir. Çünkü onun maksadı “anlaşılır olmak”tır. Geniş kitlelere kadar da inmek istediği için olmalıdır ki o, hikâyeler, mecazlar ve sembollerden yararlanmıştır. Onun, mecaz, sembol, kinaye, hikâye ve tiplemelere başvurmasının bir nedeni de kelimelerin, kendi düşüncelerini ve ruhunun sırlarını ifade etmede yeterli olmadığıdır. Klasik mecazların yanı sıra, kendi icadı olan sayısız teşbih ve istiareler de şiirlerine ayrı bir zenginlik katmaktadır.
Rûmî, kendi şiir dili de dâhil olmak üzere, dilin eksik veya kusurlu olduğunun farkındadır. Onun, vezin, kâfiye, nazım gibi şekli kayıtlardan bazen şikayet etmesi hem âdettir hem de benzeri görülmemiş güçte olan duygu, seziş ve ilhamlarını ne kadar geniş ve mükemmel de olsa mısralar hâlinde söylemenin çaresizliğini can evinden hissetmesindendir.15 “... Yanıma gelen yâranın sıkılmaması, üzülmemesi için o kadar gönül almaya çalışıyorum ve onları meşgul etmek, oyalamak için şiir söylüyorum. Yoksa ben nerede, şiir söylemek nerede?!..”