Cevap :
1) “Sanat için sanat” ilkesine beğlıdırlar.
2) Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir.
3) Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir.
4) Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyleaşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
5) Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
6) “Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.
7) “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimserler.
8) Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır.
a) Batı’dan aldıkları “sone” ve “terza-rima”
b) Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (serbest müstezat)
c) Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler
9) Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları nedeniyle) sosyal konulardan uzak dururlar.
10) Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar.
1) “Sanat için sanat” ilkesine beğlıdırlar.
2) Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. Beyitin cümle üzerindeki egemenliğine son verirler. Cümle istediği yerde bitebilir.
3) Servet-i Fünuncular aruz ölçüsünü kullanırlar. Ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir.
4) Onlar “her şey şiirin konusu olabilir” görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyleaşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir.
5) Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
6) “Sanatkârâne üslup” ve yeni bir “vokabüler” (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır.
7) “Kafiye kulak içindir” görüşünü benimserler.
8) Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır.
a) Batı’dan aldıkları “sone” ve “terza-rima”
b) Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (serbest müstezat)
c) Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler