Cevap :


Resimde çizgi yapısında olduğu kadar, kom pozisyonda geometrinin egemenliğini görüyoruz. Çiz gi karakterlerinin çeşidi, tablonun dinamik, statik özelliğini kuruyordu. Geometrik şekiller, tablonun ge nel kuruluşunu, biçimlerin bir birlerine karşı nispetlerinin ahenk ve düzenini sağlar.

Ama ilkin şunu açıklayalım: Kompozisyon ne dir? Plâstik sanatların klâsik sözlüğünü açarsak, bu lacağımız tarif şu: Çok figürlü, belli bir konuyu can landıran, genel olarak büyük çapta tablo, yada hey keller topluluğu. Örneğin, Raphael'in, Rembrandt'ın tabloları manzara, bina iç ve dışlarını, canlı, cansız tabiat elemanlarını, figürleri -insanları- bir araya getiren kompozisyonlar, anıtsal eserlerdir. Bu ba kımdan, resim repertuarında kompozisyon kelime si çeşitli elemanları denkli, düzenli olarak bir ara ya getiren eser anlamındadır.

Oysa, resimde, en gösterişsiz, en sade konu bi le, ressamı, kompozisyon kurma, yani konusunu tu val içinde düzenleme zorunda bırakır. Bir cansız ta biat parçası, -natürmort-, bir masa üstüne konulmuş vazo, yemişler, kumaşlar, yada birkaç ağacı, bir deniz kıyısını gösteren en sade bir manzara resmi bile bir tertipleme, denklendirme zorunu doğurur.

Bu böyle olmakla beraber, biz, bu bölümde, klâ sik kompozisyon koşullarım inceleyecek ve geomet rinin oynadığı önemli rolü belirtmeye çalışacağız.

Muşamba üstüne resmedilen hiç bir çizgi, biçim, renk düşünülmeden, tasarlanmadan yer alamayacağına göre, çeşitli elemanlarla dolu bir tablonun mey dana gelişi birtakım koşullara bağlıdır. Bu koşulla rın başta gelenleri; desen -çizgi güzelliği ve tertiple me, düzenleme, yani "kompoze" etme- başarısıdır.

İleri kompozisyon örnekleri, İtalyan Rönesans'ının ilk yıllarında görülür. Bizans etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başlayan İtalyan ressamları, ça ğın matematik ve geometri alanlarındaki araştırmala rına paralel olarak, bu bilimleri resim alanına vur maya ve tablolarını inceden inceye hesaplanmış geo metrik örgüler içine almaya başladılar. Böylelikle, tablonun konusu ne olursa olsun, konudan önce res samı saran tasa, işleyeceği elemanların geometrik ya pısı oldu. Yapı kelimesini kullanmamız, klâsik tablo ların geometrik kuruluşunun bir mimarlık yapıtına benzerliğini göz önünde tutabilmemizdendir. Tablo, temelleri, iskeleti, dolu ve boşlukları olan binanın tür lü elemanları gibi, eş, karşıt nispetler, büyük, küçük biçimleriyle bir mimarlık yapıtına benzer.

Geometrik örgülü kompozisyonlar, 14 üncü ve 15 inci yüzyıllarda görülmeye başladılar. Hemen hep si, din konuları üstüne işlenmiş olan bu tablolarda "piramidal kompozisyon" denilen özelliğe rastlanır. Piramit, yani değişik açılı üçgenler sistemi en çok rastlanan kompozisyon tarzıdır. Figürler, ya tek grup lar, ya da kalabalık kümeler halinde üçgenli örgüler sistemine vurulmuştur. Çokluk, bu üçgenlerin iki ya nında dikeyler, altlarında yataylar, üstlerinde de eğ riler, yuvarlaklar bulunur.

Üçgenli geometrik örgü sisteminin resim sana tında büyük önemi var. Üçgen, piramit, yani bir te mel üstüne kurulu olup, gitgide daralan ve sonunda birleşen şekil, sağlamlığın, oturmanın, durulmanın sembolü bilinmiştir. Bu sembol, çok eski çağlardan, Mısırlılardan bize kadar gelmiştir. Sonsuzluğun, ölümsüzlüğün sembolleri bilinen ehramlar birer pira mit, birer üçgendir. Üçgen, görünüşünün uyandırdı ğı duygu bakımından, toprağa yatay olarak kök sal dıktan sonra göğe doğru yükselip kavuşan kollarıyla, sağlamlık, duruluk etkisinden başka, mistik, din sel bir sembol de bilinebilir.

Ama, örneğini sunduğumuz piramidal kompo zisyon, tek üçgenlidir, yani tablo değişik açılı tek üçgenlerin örgüsüne dayanır. Bir de aynı tabloda bir kaç üçgeni bir araya getiren ve bunların üst üste yada yan yana gelmesiyle meydana gelen tertipler var dır. Aynı tabloya çeşitli açılı birkaç üçgeni yan yana, üst üste getirmekle ressam, piramit sistemini geniş letmiş olur. Bu suretle sağlamlık, duruluk etkisi iri li ufaklı üçgenlerin örgüsüne dayanır.

Üçgenlerin tabanı genel olarak aşağıdadır. Ya ni istif, piramidin gidişine uyarak genişten dara doğ ru yükselir. Çok kere üçgenler ters konulmuştur. Taban yukardadır. Bu suretle piramidal istif dardan ge nişe doğru gider. İki üçgenin birbirine baktığı istif ler de vardır. Piramidal istif o zaman aşağıdan yuka rı ve yukarıdan aşağı kurulu bulunur.

Ressamların kurdukların geometrik örgülerde rol alan belli başlı eleman, yalnızca düz çizgiler, üç genler, piramitler değildir. Çizgi bölümünde gördüğü müz gibi eğrilerin, yuvarlakların etki payı pek bü yüktür. Durulma etkisini düz çizgiler sağlar, yuvar laklar, eğriler de hareketi, dinamizmi. Bundan ötü rü kompozisyonların geometrik örgüsü düzlerle eğ rilerin denkli istifinden doğmalıdır.


Ressamın, kompozisyonunu kurmak için uygula yacağı matematik ölçüleri burada saymak bizi, yük sek matematiğin zor ulaşılır katlarına götüreceği için konunun açıklığından, kolay anlaşılır rahatlığından çıkmamak amacıyla daha pratik bilgilere başvuraca ğız. Bütün matematik hesaplar, resimde, çerçeve alanının düzenli şekilde bölünmesine gittiğine göre, rakamları bırakarak doğrudan doğruya çerçeve, daha doğrusu tuval - resim muşambası ile gerili şasi alanıyla ilgileneceğiz.

Daha yukarda belirttiğimiz gibi, kompozisyon, figür olsun, manzara olsun, yada objeler -eşya- ol sun, birçok elemanın, konulu, konusuz olarak tablo sathında yer almaları, denkli biçimlerde tertiplenme leridir." O halde ressam, yapmak istediği kompozis yonun elemanlarını tablosu içinde nasıl yerleştirecek, tertipleyecektir? Fantezisine, içgüdüsünün itişine uyarak rast gele mi? Duygusuna güvenerek bu duygunun esintisine uyarak mı?