Cevap :

a) Şiir baştan sona bir feryadın ifadesidir. İsyan belirtilerini taşır. Hatta şair haddini aşarak Allah’ın varlığını bile sorgulama noktasına gelmiştir. ( Onu benden neden aldın? Beni bu derde kim attı?)

b) Geleneksel anlayışa göre matemin, acının giderek azalması gerekir. Oysa Hamit’ in acısı gün geçtikçe artmaktadır. Ölüm gerçeği karşısında kendisinin gittikçe daha kötüye gittiğini söyleyen Hamit; sonunda bu acı yüzünden kendisinin de yok olacağını defalarca vurgulamıştır.

c) Fatma ! Mezardan çık ve bana ölüm nedir açıkla!

d) Yarab bana bir melek göster. Hayatın amacı nedir bana açıkla! Bizi bu dünyaya gönderiyorsun; sonra öldürüyorsun. Bunun hikmetini bana anlat!

e) Doğumla ölüm arasındaki hikmeti bana açıkla! (Gelenekçi insan doğumla ölümün hikmetini sorgulamazken; yeni oluşmaya başlayan Hamit gibi modern insan tiplerinin bu konuda kafasında çelişkiler vardır. Bu çelişkiler Makber şiirinde gün ışığına çıkar.)

f) Fatma! Ya ruhumu seninle birleştir; ya da toprağa ver yok olayım. Ölüm Allah’ın sırrıdır. İnsan bu sırra eremez; kabullenemez bu sebeple isyan eder ama değişmeyen tek bir gerçek vardır ki; ölüm zirvelerin en hakikisidir.

g) Ben benin celal sıfatının tecellisi değil miyim de bana bu kadar zulmediyorsun Rabbim?

h) Şiir boyunca isyan belirtilerini fazlasıyla ortaya koyan şairde; şiirin sonunda ebedi bir sakinlik görülür.

i) Makber’deki düşünceler sadece Hamit’in eşi Fatma hanımın ölümünden ötürü ortaya çıkmış düşünceler değildir. Şairin çocukluktan beri ölüm ve öteki hayat hakkındaki düşüncelerinin bir yansımasıdır. Hayat tarzı, düşünceleri ve eserleriyle Modern Türk Şiiri’nin başlatıcısı sayılır. Hamit’in herkesin bildiği hayat tarzıyla eserleri birebir örtüşür.

j) Makber’in önsözünde şiirle ilgili düşüncelerini sıralamıştır. Hamit herkesin bildiği anladığı tarifi yapmak yerine sanatkarane bir tarif yaparak kendi düşüncelerini ifade etmiştir. En büyük, en güzel, en doğru şiir halin kendisidir. Yani insanlık halidir. Müthiş hakikatin; ürpertecek hadisenin karşısında hiçbir şey söyleyememektir. Hamit kelimelerden; sözlerden çok hal üzerinde durmuş; konuşamamak susmak da bir şiirdir demiştir. Ferdi tarifleri vardır. Bu noktadan sonra herkes kendi sanat ve edebiyat tarifini yapmaya başlayacaktır. Bu edebiyattaki modernlik alametlerinden biridir. Yani edebiyatı; sanatı kişisel bir zemin üzerinde değerlendirmek. Sanatkarın kendisine tanıdığı bu özgürlük dile de yansır ve herkes kendi dilini; lugatını oluşturma çabası içine girer. Bu bireysel tutum Hamit’ten sonra anonim bir varlık olan dili bozmaya kadar gitmiştir.

k) Hatırınıza gelen bir hayali tanıyamazsınız. Zihninize gelen o fikri yüksekliği sebebiyle ifade edemezsiniz. Kelimeler bu noktada aciz kalır. İşte bu durumlar da birer şiirdir. Hamit’in bu ifadesinden sonra şairler duygularını düşüncelerini ifade etmede kelimelerin yetersiz kaldığını söylemeye başlarlar.

l) Hamit divan şiirini hakikate dayanmaması sebebiyle eleştirmiş ve asıl şiir bizim neslimizle doğdu demiştir. Bu sadece iddialı bir şairin iddiasıdır. Her şair kendi şiirini beğenir ve dünyada kendisinden daha iyi şair olmadığını düşünür. Bu sebeple şairlerin birbirleri hakkında yazdıkları yazılara itibar etmeyin. Ancak ortak bir topluluğa mensuplarsa veya aralarında hoca- öğrenci ilişkisi varsa karşılıklı bir beğeni söz konusu olur. Yani objektif bir bakış açısı edebiyat tarihimizde yoktur.



Açıklama olarak bunu buldum.
Umarım işine yarar..



Şiir hakkında diğer bilgiler :

tanzimat dönemi şairlerinden albülhak hamit tarhan'ın hindistan'dan istanbul'a dönerken beyrut'ta kaybettiği eşi fatma hanım için yazdığı mersiyedir. tamamı 295 benttir. bentlerde, a a b b, a a x a tarzı uyak kullanılmıştır.