Cevap :
İNTİBAH/ Namık Kemal
Namık Kemal, İntibah'ı 1873-1875 yılları arasında Magosa'da "Son Pişmanlık" adıyla yazmış, ancak eser Maarif Nezareti tarafından "İntibah-Sergüzeşt-i Ali Bey" şeklinde değiştirilerek 1876'da yayınlanmıştır. Eser, Ali Bey adında mirasyedi bir gencin tecrübesizliğini, aşkını ve aldatılışını anlatırken, Tanzimat romanının genel havasına uygun olarak eğiticilik amacına da hizmet etmektedir. Romanda aşk, kıskançlık, intikam gibi duygular birbirine zıt karakterdeki tiplerin mücadelesi içinde verilmektedir. Romanın ilk bölümü, gerçeğe uygunluk bakımından kayda değer bir özellik taşıyorsa da ikinci bölümde bu uygunluğun epeyce zorlandığı görülmektedir. Okura ağırlıklı olarak olayların verilmek istenmesi, söz konusu olayların birbirleriyle olan bağını kurmada romancı açısından sorunlar doğurmuş ve eser bu yönüyle eleştirilmiştir.
Ali Bey, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında, iyi eğitim görmüş toy bir mirasyedidir. Birgün Çamlıca’da gezerken gördüğü Mahpeyker adlı kadına bir görüşte âşık olur. Mahpeyker düşkün bir kadındır. Ali Bey, bu kadınla düşüp kalkmaya , sefâhate ve içkiye başlar. Annesi oğlunu bu tehlikeli yoldan kurtarmak ve eve bağlamak için , Dilâşub adlı güzel ve mâsum bir cariye satın alır. Ali Bey ilkin kızın yüzüne bakmaz, fakat bir gün Mahpeyker’i evinde bulamayınca, şüphelenir, bırakır; Dilâşub’a bağlanır, oysa Mahpeyker, kendisini altı ay kadar rahat bırakmasını istemek üzere, eski aşığı Abdullah Efendi’nin evine gitmiştir. Yüzüstü bırakıldığının anlayan Mahpeyker, hem kızdan, hem de Ali Bey’den öç almak hevesine kapılır; aşığı Abdullah Efendi ile birlikte bir plan kurar. Bu plana göre, Dilâşub’a iftira edilecek ve onun hıyanet etmekte olduğu Ali Bey’e duyurulacaktır. Bu, bir çamlıca gezisinde, Ali Bey’in kulağına düşürülür; Ali Bey eve gelerek kızı döver, satılığa çıkartır; işin bu sonucu alacağını önceden hesaplayan Mahpeyker, esirciye tembih etmiş olduğu için, Dilâşub’u kendisi satın alır.
Ali Bey hasta olmuştur. İyileştiği zaman kendini içkiye verir, bir yandan da babadan kalan servetini tüketir, annesi kahrından ölür.
Öbür yandan Mahpeyker, Ali Bey’in artık hiçbir zaman kendisine dönmeyeceğini anlayınca, öç alma isteği daha da şiddetlenir, bu sefer delikanlıyı öldürmek ister. Abdullah Efendi ile anlaşarak, onun Üsküdar’daki bağ köşkünde düzenlenecek bir eğlenceye Ali Bey’i davet eder. Ali Bey, orada Abdullah Efendi’nin adamı olan bir Hırvat tarafından öldürülecektir. İntikam sahnesinde hazır bulunmak için, bağ köşküne Mahpeyker de gider.
Dilâşub, Mahpeyker’le Hırvat’ın konuşmasını duyar, gidip her şeyi Ali Bey’e haber verir; delikanlı duvardan aşarak karakola koşar. Dilâşub, Ali Bey’in paltosuna sarınarak, minderin üzerine büzülür. Hırvat, Ali Bey sanarak, Dilâşub’u bıçaklar.
Yaralı olarak yakalanan Hırvat, sorgusu yapılırken yaraların etkisiyle ölür; Abdullah Efendi’ye korkusundan inme iner; Dilâşub, Ali Bey’in annesinin yanına gömülür; Ali Bey hapse atılır, altı ay sonra da üzüntüsünden ölür.
İNTİBAH/ Namık Kemal
Namık Kemal, İntibah'ı 1873-1875 yılları arasında Magosa'da "Son Pişmanlık" adıyla yazmış, ancak eser Maarif Nezareti tarafından "İntibah-Sergüzeşt-i Ali Bey" şeklinde değiştirilerek 1876'da yayınlanmıştır. Eser, Ali Bey adında mirasyedi bir gencin tecrübesizliğini, aşkını ve aldatılışını anlatırken, Tanzimat romanının genel havasına uygun olarak eğiticilik amacına da hizmet etmektedir. Romanda aşk, kıskançlık, intikam gibi duygular birbirine zıt karakterdeki tiplerin mücadelesi içinde verilmektedir. Romanın ilk bölümü, gerçeğe uygunluk bakımından kayda değer bir özellik taşıyorsa da ikinci bölümde bu uygunluğun epeyce zorlandığı görülmektedir. Okura ağırlıklı olarak olayların verilmek istenmesi, söz konusu olayların birbirleriyle olan bağını kurmada romancı açısından sorunlar doğurmuş ve eser bu yönüyle eleştirilmiştir.
Ali Bey, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında, iyi eğitim görmüş toy bir mirasyedidir. Birgün Çamlıca’da gezerken gördüğü Mahpeyker adlı kadına bir görüşte âşık olur. Mahpeyker düşkün bir kadındır. Ali Bey, bu kadınla düşüp kalkmaya , sefâhate ve içkiye başlar. Annesi oğlunu bu tehlikeli yoldan kurtarmak ve eve bağlamak için , Dilâşub adlı güzel ve mâsum bir cariye satın alır. Ali Bey ilkin kızın yüzüne bakmaz, fakat bir gün Mahpeyker’i evinde bulamayınca, şüphelenir, bırakır; Dilâşub’a bağlanır, oysa Mahpeyker, kendisini altı ay kadar rahat bırakmasını istemek üzere, eski aşığı Abdullah Efendi’nin evine gitmiştir. Yüzüstü bırakıldığının anlayan Mahpeyker, hem kızdan, hem de Ali Bey’den öç almak hevesine kapılır; aşığı Abdullah Efendi ile birlikte bir plan kurar. Bu plana göre, Dilâşub’a iftira edilecek ve onun hıyanet etmekte olduğu Ali Bey’e duyurulacaktır. Bu, bir çamlıca gezisinde, Ali Bey’in kulağına düşürülür; Ali Bey eve gelerek kızı döver, satılığa çıkartır; işin bu sonucu alacağını önceden hesaplayan Mahpeyker, esirciye tembih etmiş olduğu için, Dilâşub’u kendisi satın alır.