Cevaplandı

geleneksel el sanatlarının yaşatılması için neler yapılmıştır ? link de olabilir arkadaşlar lütfen acillllllllllllll

Cevap :

Geleneksel Türk El Sanatları Anadolu-nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların kültür mirasıyla- kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur.

 

Gelenkesel el sanatlarının büyük bir çoğunluğu yok olmuştur..

 

 

 

Yaşatılması için doğruyu söylemek gerekirse pek birşey yapılmamıştır bazı mekanlarda eğitimler verilmiştir,atölyeler açılmıştır.Ama yinede buyur;

 

 

Nereyi kazsan tarih çıkan, nereye baksan kültür kokan bir ülkede yaşıyoruz. Binlerce yıldan beri sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu toprakları, değeri ölçülemeyecek tarihi ve kültürel zenginlikleri barındırıyor. 

Anadolu boydan boya bir açık hava müzesidir. Binyıllardan beri farklı kültürlerin yaşadığı toplumsal bir mozaiktir.

Anadolu’nun zengin tarihi ve kültür mirasına Avrupalı gıpta ile bakıyor. Peki biz zenginliğimizi ne zaman hatırlıyoruz? 

Tarihi eser kaçakçılığı gündeme gelince… Tarihi bir eser yanarak, yıkılarak yok olunca… Metro, köprü veya yol inşaatında tahrip olunca… Ahlarla-vahlarla feryat ediyor ve yeni bir felakete kadar her şeyi unutuyoruz… 

Çünkü tarih ve kültür mirasımızı koruma bilincinden yoksunuz. 

İnsanlar kendi kültürlerini ne kadar iyi tanırlarsa onu korumak için o kadar istekli olurlar. 

Tarihi ve kültürel mirası tanımak ve korumu bilincine sahip olmak için öncelikle toplumu aydınlatma ve eğitim çalışmaları yapılmalıdır. 

Bu konuda ilköğretimden başlayarak okullara yardımcı dersler konulabilir. Kitaplar broşürler hazırlanarak halka dağıtılabilir. 

Eğitimli insan tarihi ve kültürel değerlerini bilen, tanıyan ve onu koruyan bilinçli insandır. Bilinçli insan toplumsal yaşamında çevresine karşı duyarlı olandır. İş ve yaşam alanlarında gördüğü her çarpıklığı fark edendir. 

Devlet ve hükümet politikaları yeterli değil. Yerel yönetimler ise bu konuyla pek ilgilenmiyor. 

Tarih ve kültür mirası için tehdit oluşturan yanlış imar planları ve çarpık yapılaşmanın sorumlusu olan yerel yönetimlerin ilgisizliği kadar, bu konudaki bilgisizliği de önem taşıyor. 

Halka ve siyasetçilere rağmen, uygulanmayan koruma planları ve biçimsel kurallarla bir kentini tarihi ve kültürel mirasını korumak mümkün değil. 

Yönetim dışı işlevler güçlenmedikçe, uzmanlar yüzlerini halka dönmedikçe ve halkın sorunlarına süreklilik taşıyan sistematik çözümler geliştirilmedikçe, taraflarla iletişimi güçlendirecek kurumsallaşmalar gerçekleşmedikçe koruma bilinci halka mal olamayacaktır

Yerel ve merkezi yönetimler tek başlarına kültür varlıklarını koruyamaz. Onlar öncelikle sivil toplumun duyarlılığını artıracak çalışmalar yapmalıdır. Sonra da her bölgeye özel yönlendirici çalışmalar, arşivler ve halk için eğitim çalışmaları düzenlemelidir. 

Kısacası sivil toplum kuruluşlarını ve halkı işin içine katan, daha aktif ve bilinçli koruma politikaları ve yöntemleri geliştirerek daha somut başarı adımlar atılabilir.