Cevap :

Toplumsal dayanışma toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir. Yaşamımızda toplumsal dayanışmanın çok önemli bir yeri olduğunu artık anlamamız gerekmektedir. Çünkü iyi yaşamamıza yardımcı olacak hareketlerden birisi dayanışmadır.

 

İyi bir başarı için çevre faktörlerimizi de iyileştirmek zorundayız. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki tüm olaylardan direk veya dolaylı etkilenir. Bu etkileşme insana zarar verdiği gibi zirveye çıkmasına da yardımcı olur. Dayanışmalar sayesinde toplumlar ve ülkeler kalkınır.

Kendi başarısızlığımız eğer bir toplum içinde olumsuz etki yapıyorsa oturup, düşünüp nerede neden hata yaptığımız irdelememiz gerekmektedir. Kısacası, birbirimizin gözünü oyacağımıza, pozitif dayanışma içerisinde olsak, hem kendimiz hem çevremiz hem de ülkemiz bundan faydalanacaktır.

 

Bireylerin beraber hareket etmeleri elbette ülkemiz için çok faydalı olur, buna en güzel örnek Kurtuluş Savaşıdır. Birlik ve beraberlik içinde olan toplum kendi kendini yönetir, dışarıdan müdehalelere izin vermez. Karşılaşılan sorunlar daha çabuk çözülür ve gelişmek için gerekli şartlar kolayca aşılır.

 

Kısaca Ülkemizin dünya ülkeleri arasında önemli bir yere gelmesi için, toplum olarak bir dayanışma (fikir birliği) içinde olmalıyız.

Toplum hayatı aslında grup hayatıdır. Grup ise birden fazla insandan meydana gelir. Grup hayatı, insanın doğumuyla ailedebaşlayan, sonra da okulda ve toplumsal çevrede (sokak, işyeri, eğitimsel, kültürel ve politik ortamlar vs.) çeşitlenen örnekleri ile insan için son derece gerekli bir hayat alanıdır.

İşbölümü hayatı kolaylaştırdığı gibi insanın ihtiyaç duyduğu ürünlerde de kaliteyi artırır. İnsanlar ve meslekler arası rekabet, ürünlerdeki kaliteyi teşvik eder, daha iyi ve daha güzelin sunulmasına standartların yükselmesine neden olur.
Türk düşüncesinin önde gelen isimlerinden biri olan Ahi Evren (1171-..?.) bir çeşit siyasetname olan Letaif-i Hikmet adlı eserinde iş bölümünün önemi ve gereğini şu çarpıcı ifadelerle dile getirmektedir: “Tanrı insanları yemek, içmek, evlenmek, meslek edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Durum böyle olunca demircilik, marangozluk gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi demircilik, marangozluk ve diğer bütün meslekler ve sanatlar da bir takım alet ve edevatı tedarik etmek için de ayrıca çok sayıda insana ihtiyaç vardır. Bu bakımdan insan (toplum) için gerekli olan bütün sanat kollarının yaşatılması ve bu işe yeterli miktarda insanın yönlendirilmesi lüzumludur. Toplum çeşitli sanat kollarını insanların muhtaç olduğuna göre bu sanat kollarını yürüten çok sayıda insanların belli bir yere toplanmaları ve her birinin belli bir sanat ile meşgul olmaları gerekir ki, toplumun bütün ihtiyacı görülmüş olsun”.