Cevap :

Hicra

DEPREM VE FAY

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına DEPREM denir.

Deprem Üreten Levha Sınırları Dört Sınıfa Ayrılmaktadır.

OKYANUS ORTASI SIRTI : Isı akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magma da okyanus sırtlarını oluşturmaktadır.

Taşkürenin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle ısı akımlarının nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve bir çok Levhalara bölünmektedir. Üst Manto’da oluşan ısı akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Isı akımları yukarılara yükseldikçe taş yuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır.

Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.

YİTİM ZONU : Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya mantoya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır.

Dünyanın bir kesiti alınırsa şekilde görüldüğü gibi en içte kızgın ve erimiş metallerden oluşan yarı çapı 3600 km olan bir çekirdek bulunur. Bu çekirdeğin üzerinde 2900 km kalınlığında pelte kıvamında manto ve üstte 60-70 km kalınlıkta olan taş küre yer alır.

Taşküre üzerinde yaşadığımız kıtaları, okyanus tabanlarını, dağlarını, ovaları ve vadileri oluşturmaktadır. Taşküre pelte kıvamındaki manto üzerinde yüzer gibidir. Yerin sıcaklığı derinlikte artar ve 100 km derinlikte 1000 1500 C ; 700 km derinlikte 2000 C civarındadır. Bu derinlik, en derin depremlerin oluştuğu derinliktir. Çekirdekte ise sıcaklık 4000 – 4500 C ulaşmaktadır. Yerin yüzey kesimlerinde sıcaklık artma oranı 30 C / km civarında olup, bu oran derinlik arttıkça azalmaktadır.

ÇARPIŞMA ZONU : Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, yan yana gelince çarpışmakta ve çok yüksek sıradağlar oluşmaktadır.

İşte yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları yada altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır.

YANAL DEĞİŞTİRME ZONU : Çarpışan levhaların ön kesimlerinde yanal atımlı faylar oluşmakta ve iki blok birbirine göre yatay yönde yer değiştirmektedir.

Yerkabuğunu oluşturan kayaçlar basınç altında kaldıkları zaman çeşitli şekillerde kırılırlar. Büyük ölçekli kırılmalarda, kayaçlar dilimler halinde ve ufak parçalara ayrılırlar. Kayaçlar, bu dilimler arasında gelişen yüzeyler boyunca göreceli olarak aniden kayarlar.

Doğada çeşitli ölçekteki kayma yüzeyleri, ( üzerinde deprem olan ve hareket eden iki levha yada levhacık arasındaki ara yüzey ) FAY olarak adlandırılır.

FAYLAR

Diri Fay : Tarihsel dönemde deprem oluşturan tüm faylar diri fay olarak isimlendirilir. Bu fayların dirilikleri sadece yazılı tarihsel kataloglardan değil aynı zamanda tarihi yapıları etkileyen faylanma işaretlerinden de anlaşılabilir. Genç kuvaterner çökellerini ( 2 milyondan daha yaşlı olmayan ) kesen faylar, ötelenmiş genç akarsu yatakları, ötelenmiş akarsu – denizel şekiller, basınç sırtı yada çöküntü gölcükleri, uzamış sırtlar gibi genç morfolojik şekiller oluşturmuş faylar, diri faylardır.

FAY TİPLERİ

1- DOĞRULTU ATILIMLI FAY

Bu tip faylar yeryüzünde 90 dereceye yakın dik bir konumda olan ve yerin içine doğru hafifçe eğimlenen yalnızca yatay atımın oluştuğu yanal atımlı faylardır. Bu faylar , atımlarına göre sağ yada sol yönlü olabilirler. Kuzey Anadolu Fayı, sağ ; Doğu Anadolu Fayı ise sol yönlü doğrultu atımlı faylardır.  

2 – NORMAL ATILIMLI FAY

Bu tip faylarda fay düzleminin bir tarafındaki blok yükselirken diğer tarafındaki düşerek uzaklaşır. Burada hareket yine göreceli olarak gelişmektedir. Bir başka deyişle, bir blok yükselirken diğeri yerinde durabilir yada bir taraf yerinde dururken diğer taraf düşebilir. Örneğin ; 1970 Gediz ve 1995 Dinar depremi ile ilgili faylar normal atılımlı faylardır.

3 – TERS ATILIMLI FAY

Bu tip faylarda düşey atımlı faylar olup , yalnızca fay düzlemi boyunca hareket eğim yönüne göre ters yönde olmakta ve bloklar birbirine göre yaklaşmaktadır. Örneğin ; 1975 Lice depremi ile ilgili faylar ters atımlı faylardır.

 Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levha
vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, astenosfer üstünde sal gibi yüzmekte
olup birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedir. İşte yer
kabuğu oluşturan levhaların birbirlerine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin
üzerine çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları
yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Depremlerin önemli bir bölümü yeryüzünden yaklaşık
12 km derinliklere kadar