Cevap :
Cevap:
HERKESİN BİR KİMLİĞİ VAR
İnsanlar ne kadar benzer olursa olsun hiçbir insanın özelliği diğer bir insanın özelliği ile tam olarak
aynı değildir. Örneğin parmak izleri, yüz şekilleri, iris tabakası, sesi, yürüyüşü ve kalp atışı dahi
benzersizdir. Her insan eşsiz olduğu gibi resmi kimlik belgesi ile de biriciktir. İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nin 15. maddesinde herkesin vatandaşlık hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Buna
göre doğduğu andan itibaren her insana devlet tarafından resmi kimlik belgesi verilmek zorundadır.
Bütün resmi işlerimizi sadece bize ait olan nüfus cüzdanı ile yaparız. Nüfus cüzdanlarımızı Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü'nden alırız. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ile birlikte daha güvenilir
olan Akıllı kart özelliği taşıyan çipli(yonga) kimlik belgeleri 2016 yılından itibaren ülkemizde
verilmeye başlanmıştır. Resmi kimlik belgemizin ön yüzünde fotoğraf, T.C. kimlik numarası, isim, soy
isim, doğum tarihi, seri numarası, cinsiyet, uyruk ve geçerlilik tarihi vardır. Arka yüzünde ise anne,
baba ismi, kimliği veren makam ve çip bölümü vardır. Bu çipin içinde fotoğraf, parmak izi, nüfus kayıt
bilgileri depolanır. Gelecekte bu çipinin içerisinde banka kartı ,sürücü belgesi, pasaport bilgileride
de eklenecektir.
HERKESİN BİR ÖYKÜSÜ VAR
Hayatımızda önemli olayları anlatırken tarihine göre eskiden günümüze doğru sıralarız. Olayları oluş
sırasına göre tarihi sıraya koymaya kronoloji denir.
Örneğin;
2011 yılında doğdum.
2012 yılında yürümeye başladım.
2013 yılında kardeşim doğdu.
2015 yılında anasınıfına başladım.
2016 yılında 1. sınıfa başladım.
2020 yılan 4. sınıftayım.
NELERDEN HOŞLANIYORUM? NELERİ YAPABİLİRİM?
İnsanlar fiziksel özellikleri olduğu kadar ilgi alanları ve yetenekleri ile de birbirlerinden ayrılırlar.
Örneğin bazılarımız resimde bazılarımız müzikte bazılarımız sporda bazılarımız sosyal hayatta
meraklı ve başarılı olabilir. Her insanın içerisinde keşfedilmek için haykıran bir ses vardır. Bazılarında
bu ses belirgin bazılarında ise belirsizdir. İnsanların küçüklükten itibaren bu sesi dikkatle dinlemeli
öğretmenler ve aileler tarafından ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirilmelidir. Yoksa bu
yetenekler keşfedilmez ise zaman içerisinde sönebilir. Örneğin Sosyal Bilgiler Kitabı’nda April Deniz
gibi resim konusunda yetenekli bir çocuk daha 5 yaşındayken ailesi tarafından desteklenmiş, 7 yaşında
ise 240 bin eser arasında uluslararası bir yarışmada ikinciliğe kadar yükselmiştir. April Deniz gibi
küçük yaşlardan itibaren kişisel özelliklerini ve yeteneklerini fark eden insanlar kendilerini geliştirmiş
ve başarılı olmuşlardır. Yine Sosyal Bilgiler Kitabını’zdaki Carlos Tiscar’ın önemli bir tasarımcı
olmasının sebebi küçüklükten itibaren evde denediği tasarımları ve ailesinin bu konuda ona destek
olmasıdır.
ONUN YERİNDE OLSAYDIM
İnsanların parmak izleri, göz renkleri gibi yetenekleri ve ilgileri de birbirinden farklılık gösterir. Bu
farklılıkların kişisel özelliklerimizden ve beğenilerimizden kaynaklandığını bilmeli ve bunu doğal
karşılamalıyız. Farklılıklara karşı empati (duygudaşlık) kurarak, kendimizi o kişinin yerine koyar daha
doğru davranışlar sergileyebiliriz. Örneğin ülkemize savaş nedeniyle göç eden insanlara “Onun
yerinde ben olsaydım ne düşünürdüm?” diye düşünür ve öyle yaklaşırsak onların sıkıntılarını anlayabilir
ve onlara yardımcı olabiliriz. Ya da yetim, öksüz birisinin veya tekerlekli sandalye mahkûm olan
birisinin zorluklarla baş edebilmesi için kendimizi onların yerine koyarak onlara yardımcı olabilir ve
hayatlarını kolaylaştırabiliriz.
FARKINDAYIM FARKLILIKLARA SAYGILIYIM
Bütün insanlar aynı özelliklere sahip olsaydı dünya nasıl olurdu? Herhalde hiç güzel olmazdı. Bir resim
çeşitli renklerin bir araya gelmesiyle mümkün oluyorsa renkler gibi toplumu meydana getiren insanlar
da farklı farklı özellikleriyle güzeldir. Örneğin insanların bazıları hareketli bazıları sakin bazıları
dikkatli ve özenli bazıları dağınık bazıları çekingen bazıları ise girişken olabilir. İnsanlar karakterleri
ile olduğu gibi duygu ve düşünceleri ile de birbirinden ayrılırlar. Farklı görüşleri savunup farklı hayat
tarzlarını benimseyebilirler. Bu çeşitlilik doğal karşılanmalı ve zenginlik olarak görülmelidir. Bizler
farklı İnsanları tanıdıkça yeni şeyler öğrenir ve gelişiriz. Bu nedenle kendimizde olmayan özellikleri
kötü ve yanlış ilan ederek herkesin bizim gibi olmasını beklememeliyiz. İnsanları ırk, dil, din, cinsiyet
ayrımı gözetmeksizin saygıya değer bir varlık olarak kabul etmeliyiz. Hiçbir insan farklılıklar
nedeniyle suçlanmamalı, dışlanmamalı ve alay edilmemelidir. Herkesin farklılıklarını özgürce yaşayıp
ifade etme hakkı vardır. İnsanlar dış görünüşleriyle de başkalarından ayrılabilir. Engelli olmak bir
eksiklik değil farklılıktır. İnsanlar bu nedenle de ayrımcılığa uğrayabilmektedir ama buna rağmen
2017 yılında Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası'nda Milli Takımımız İngiltere’yi 2-1 yenerek
Avrupa şampiyonu olmuş ve kendilerini eksik değil farklı olduğunu ıspatlamıştır.
Cevap:
ATATÜRK
• Mustafa Kemal 1881 yılında Selanik'te doğdu.
• Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi’dir.
• ( Selanik şuan Yunanistan'ın bir şehridir. Çünkü Selanik’i I. Dünya Savaşı’nda kaybetmiştik.)
Mustafa Kemal sırasıyla şu okullara gitmiştir:
• Mahalle Mektebi - ( İlkokul )
• Şemsi Efendi Okulu - ( İlkokul )
• Selanik Askeri Rüştiyesi - ( Ortaokul )
• Manastır Askeri İdadisi - ( Lise )
• İstanbul Harp Okulu - ( Üniversite )
• Harp Akademisi - ( Kurmaylık, Yüksek Lisans )
• Mustafa Kemal Harp Akademisini 1905’te bitirerek Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı.
• Mustafa Kemal ilk askeri başarısını Trablusgarp Savaşı'nda İtalyanlar’a karşı kazandı.
• Trablusgarp Savaşı'ndan sonra 1915’te başlayan Çanakkale Savaşı’nı kazandı. “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.” sözünü kanıtladı.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
• Birinci Dünya Savaşı 1914’te başladı , 1918’de bitti.
• Savaş 4 yıl sürdü.
• Savaşa katılan ülkeler:
BİZE KARŞI SAVAŞANLAR:
İTİLAF DEVLETLERİ : İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Yunanistan
BİZİM YANIMIZDA SAVAŞANLAR:
İTTİFAK DEVLETLERİ : Almanya, Avusturya, Macaristan ( ve biz; Osmanlı İmparatorluğu)
Birinci Dünya Savaşı’nı İtilaf Devletleri kazandı. Osmanlı İmparatorluğu savaşa Almanya ile beraber katılmıştı. Almanya ile beraber savaşı kaybettik.
• I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzaladık.
• Antlaşmaya göre:
Askerlerimizi dağıtmamız istendi.
Silahlarımızı teslim etmemiz istendi.
İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’nı İtilaf Devletleri’ne vermemiz istendi.
• Haberleşmemiz, demiryollarımız ve limanlarımızın kontrolünü İtilaf Devletleri’ne vermemiz istendi.
• İtilaf Devletleri yurdumuzda güvenliği tehlikede diye düşündüğü her yeri işgal edebilecekti. (En tehlikeli maddelerden biri 7. Madde.)
• İtilaf Devletleri, Doğu Anadolu’da bir karışıklık çıkarsa, buradaki şehirleri de işgal edebilecekti. ( En tehlikeli maddelerden biri 24. Madde. )
• Birinci Dünya Savaşı sonunda bizim için çok kötü olan bir anlaşma daha yapmak istediler. SEVR ANTLAŞMASI . Bu antlaşmayı Osmanlı Devleti kabul etse de, Ankara'da kurulan TBMM hükümeti kabul etmediği için geçerli olamadı.
İŞGALLER:
KURTULUŞ SAVAŞI
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmıştır.
Mustafa Kemal'in KURTULUŞ SAVAŞI için, sırasıyla gittiği şehirler.
İstanbul – Samsun ( Kurtuluş Savaşı başladı.)
Samsun – Amasya (Amasya Genelgesi yayınlandı.)
Amasya – Erzurum (Erzurum Kongresi yapıldı.)
Erzurum – Sivas (Sivas Kongresi yapıldı.)
Sivas – Ankara ( TBMM açıldı.)
KURTULUŞ SAVAŞI’NDA MÜCADELE ETTİĞİMİZ CEPHELER
1- DOĞU CEPHESİ: Ermenilerle savaştık.
2- GÜNEY CEPHESİ: Fransızlara savaştık.
3- BATI CEPHESİ: Yunanlılarla savaştık.
MİLLİ MÜCADELE SIRASINDA YAPTIĞIMIZ SAVAŞLAR
1- I. İnönü Savaşı - Kazandık
2- II. İnönü Savaşı - Kazandık
3- Kütahya - Eskişehir Savaşları - Yenildik
4- Sakarya Meydan Savaşı - Kazandık.
( Bu savaşta Atatürk’e Mareşal ve Gazilik unvanları verildi. )
5- Başkomutanlık Meydan Muharebesi- Kazandık.
Kurtuluş Savaşı’nı kazanınca LOZAN ANTLAŞMASI’nı imzaladık. Bu anlaşmayla düşmanlar yurdumuzu terk ettiler.
Açıklama: