Engin4877
Cevaplandı

ülkemizi yurt dışından temsil eden bilim insanları Türk olacak ve hangi alanda görev yapmıştır​

Cevap :

Cevap:

TÜRK ÖĞRENCİLERE KAPI ARALIYOR

Gülmez doktora ve post-doc öğrencincilerini kabul ettiklerini de söyleyerek, “Eğer bu alanda kendini geliştirmek isteyen sevgili, heyecanlı gençler benimle iletişime geçebilirler” diyerek, bu alanda ilerlemek isteyen gençlere de kapı aralıyor.

Prof. Dr. Sinem Ezgi Gülmez ile röportajı TAF Network ekibinden Naci Aydın, pervinkaplan.com için yaptı.

-Bu hafta konuğumuz Prof. Dr. Sinem Ezgi Gülmez. Hocam, sizi tanıyabilir miyiz?

Ankara’da doğdum büyüdüm. Bütün eğitimimi Ankara’da tamamladım. İlkokulu Ahmet Refik Paşa İlkokulu, ortaokul ve lise Ankara Atatürk Anadolu Lisesi, sonra da tıp eğitimimi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaptım. Farmakoloji uzmanlık eğitimini de yine Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirdim. Ankara Tıp’lıyım, yuvamdır hala. Uzmanlık eğitimimi tamamladıktan 10 gün sonra da Danimarka’ya uçtum Odense’ye. Güney Danimarka Üniversitesi Klinik Farmakoloji Araştırma Birimi’nde Farmakoepidemiyoloji alanındaki çalışmalarıma başladım. İki yıl orada kaldım ve çalıştım. Sonra Fransa’dan bir davet aldım, Bordeaux Üniversitesi Tıp Fakütesi’nden ve buraya geldim. 10 yıldır Bourdeaux’tayım. Danimarka ile birlikte toplam 12 yıldır yurtdışındayım.

-Çalışma konularınız neler?

Tıp doktoruyum ama klinik hekimlik yapmıyorum. Hiç yapmadım. Tıbbi farmakologum, evet ama farmakolojik çalışmalar da artık yapmıyorum. Yani deneysel farmakolojik araştırmalar da yapmıyorum. Alanım, yurtdışına çıktığımdan beri aslında yani 12-13 yıldır farmakoepidemiyoloji. Ne demek farmakoepidemiyoloji? İlk kez duyanlar çoğunluktadır diye tahmin ediyorum. Kısaca, çok kolayca, basitçe anlatmak isterim. İsminden de anlayabileceğiniz gibi iki bileşeni var farmakoepidemiyolojinin; bir farmakoloji, iki epidemiyoloji. Farmakoloji ilaç bilimi, epidemiyoloji de bir takım sağlık durumlarının, olgularının, belirteçlerinin, durumlarının araştırıldığı bir alan. Farmakoepidemiyoloji, bu ikisi arasında bir köprü. İkisini bir araya getiren bir bilim alanı diyebiliriz. Klinik farmakolojiden araştırma konusunu alır, epidemiyolojiden de araştırma yöntemlerini alır ikisini harmanlar ve ilaçların etkilerinin, yan etkilerinin, ilaçların nasıl reçetelendiğinin, nasıl kullanıldığının, hastaların bunu nasıl kullandığının, hekimlerin ilaçları nasıl reçete ettiğini biz büyük popülasyonlar, çok sayıda insan yani büyük toplumlar üzerinde araştırılması, onun gözlemlenmesi. Gözlemsel çalışmalardır, gözlemsel araştırmalardır. Bu ne demek? Gerçek hayat çalışmalarıdır. Ya da bir başka deyişle, gerçek hayatta ne olup bitiyorsa ilaç kullanımıyla ilgili, ruhsatlı ilaçların kullanımıyla ilgili –hem hekimler tarafından reçetelendirilmesi hem de hastalar tarafından kullanılmasıyla ilgili- gerçek hayatta ne olup bitiyorsa bunu sanki bir tanık gibi dışarıdan hiçbir müdahalede bulunmadan gözlemler. Ne işimize yarıyor bunu gözlemlemek? Toplumda o ilacın veya ilaç gruplarının kullanımıyla ilgili bir sorun varsa öncelikle bu ortaya konuyor. Sorunu önce ortaya koyarsınız ki sonra çözüme ulaşabilirsiniz ve bunu büyük insan popülasyonuyla yani toplumlar üzerinde yaptığımız için bir topluma genelleyebiliyoruz. İki, toplumlar her zaman olduğu yerde durmuyor, toplumlarda gelişiyor bireyin geliştiği gibi. Bir süreklilik var. Toplumlar geliştikçe ilaç kullanım patenleri değiştikçe veya yeni ruhsatlı ilaçlar insan kullanımına sunuldukça ne olup bittiğini işte biz bu farmakoepidemiyolojik yani gözlemsel çalışmalarla araştırıyoruz, ortaya koyuyoruz ve sorunlara çözüm bulmaya çalışıyoruz. Kısaca böyle. 12 yıldır bu alandayım. Muazzam bir heyecanla başladım, hâlâ da öyle devam ediyorum.