Cevap :
Kitap, Rasim'in işinden olması ve akabinde yeni bir iş arayışı ile başlar. Bu iş arayışı içinde bir gün rastladığı eski arkadaşı Hamdi’den yardım ister. Bu istek karşılık bulur ve Rasim, biraz utansa da Hamdi’nin müdürü olduğu işyerinde çalışması için ettiği teklifi kabul eder.
Rasim yeni işindeki odasında yaşı ilerlemiş Raif Efendi adlı sessiz, sakin bir adamla çalışacaktır. Hemen hemen hiç konuşmayan, verilen işleri titizlikle yapan Raif efendi, boş vakitlerinde de çekmecesindeki kitabı okumaktadır.
Bu Raif Efendi’nin içine kapanık, melankolik hali Rasim’in merakını celbeder. Raif Efendi'nin hastalanıp işe gelmediği bir gün yapılacak bir çevirinin ona ulaştırılması gerektiğinden Rasim, Raif , şirketin Almanca çeviri işlerini yapan Raif Efendi'nin evinin yolunu tutmasıyla kafasındaki soru işaretlerine cevap bulacaktır.
Rasim’in Raif Efendi’nin evinde karşılaştığı manzara onun neden böyle içine kapanık olduğu göstermektedir. Bu garip yaşlı adam oldukça kendisini sevmeyen karısıyla mutsuz bir evliliğe hapsolmuştur. Onun üç kuruşluk maaşına bağlı bu kalabalık evde saygı görmemekte, hayatının her alanında başkalarının yönlendirmesi hareket etmekte, kendi isteklerini dile getirememektedir.
Raif bey çok hastadır ve yatağa düşmüştür. Rasim onun bu işe de gidemediği zor zamanlarında yanında olarak adeta eşi ve kızlarından daha yakın biri haline gelir. Ölümünün yaklaştığını anladığında, genç iş arkadaşından rica eder ofisteki çekmecesinden eşyalarını getirmesini ve kara kaplı defterini bulup yakmasını ister. Rasim defteri yakacağına söz verir.
Bundan sonra kitap Raif Efendi’nin defterine aldığı notlar üzerinden devam eder. Raif, genç yaşında da içine kapanık ve oldukça yalnızdır. Hayatta tek dostu kitaplarıdır. Babası bir sabun fabrikası işletmektedir ve Raif'in sabunculuğu öğrenebilmesi için onu Almanya'ya yollar.
Raif Efendi, Almanya'ya vardığında bir sabun fabrikasında işe başlar. Zamanla fabrikaya gidişi azalır. Bunun yerine kendini şehrin sanat dünyasına ve güzelliklerine kaptırır. Her gün parkları, sergileri ve Almanya'nın çeşitli yerlerini sabahtan akşama kadar gezer. Bir gün bir sergide Kürk Mantolu Madonna tablosu ile taşınır.
Tabloya adeta vuruluan Raif, o gün ve devamında serginin açılışından kapanışına kadar tabloyu seyreder. Kürk Mantolu Madonna onu çok etkilemiştir. Yine Kürk Mantolu Madonna'yı seyre daldığı günlerden birinde, bir kadın yanaşır ve tablo kadını birine benzetip benzetmediğini sorar. Raif Efendi utangaç olduğu için kadının yüzüne bakamadan onu annesine benzettiğini
Raif Efendi, daha sonra o gün sergide konuştuğu kürk mantolu kadına sokakta rastlar. Ertesi gün, kadını tekrar görebilme umuduyla aynı yerde onu beklemeye bekler ve hakikaten onu görür. Kadını Atlantis adlı bir gece kulübüne kadar takip eder. Kulübe girdiğinde, Kürk Mantolu Madonna’nın keman çalıp şarkı söylediğine şahit olur. Şarkısı bitince kadın Raif Efendi'nin masasına oturur ve kendini, Maria Puder olarak tanıtır. Kürk Mantolu Madonna resmi onun otoportresidir.
Rasim yeni işindeki odasında yaşı ilerlemiş Raif Efendi adlı sessiz, sakin bir adamla çalışacaktır. Hemen hemen hiç konuşmayan, verilen işleri titizlikle yapan Raif efendi, boş vakitlerinde de çekmecesindeki kitabı okumaktadır.
Bu Raif Efendi’nin içine kapanık, melankolik hali Rasim’in merakını celbeder. Raif Efendi'nin hastalanıp işe gelmediği bir gün yapılacak bir çevirinin ona ulaştırılması gerektiğinden Rasim, Raif , şirketin Almanca çeviri işlerini yapan Raif Efendi'nin evinin yolunu tutmasıyla kafasındaki soru işaretlerine cevap bulacaktır.
Rasim’in Raif Efendi’nin evinde karşılaştığı manzara onun neden böyle içine kapanık olduğu göstermektedir. Bu garip yaşlı adam oldukça kendisini sevmeyen karısıyla mutsuz bir evliliğe hapsolmuştur. Onun üç kuruşluk maaşına bağlı bu kalabalık evde saygı görmemekte, hayatının her alanında başkalarının yönlendirmesi hareket etmekte, kendi isteklerini dile getirememektedir.
Raif bey çok hastadır ve yatağa düşmüştür. Rasim onun bu işe de gidemediği zor zamanlarında yanında olarak adeta eşi ve kızlarından daha yakın biri haline gelir. Ölümünün yaklaştığını anladığında, genç iş arkadaşından rica eder ofisteki çekmecesinden eşyalarını getirmesini ve kara kaplı defterini bulup yakmasını ister. Rasim defteri yakacağına söz verir.
Bundan sonra kitap Raif Efendi’nin defterine aldığı notlar üzerinden devam eder. Raif, genç yaşında da içine kapanık ve oldukça yalnızdır. Hayatta tek dostu kitaplarıdır. Babası bir sabun fabrikası işletmektedir ve Raif'in sabunculuğu öğrenebilmesi için onu Almanya'ya yollar.
Raif Efendi, Almanya'ya vardığında bir sabun fabrikasında işe başlar. Zamanla fabrikaya gidişi azalır. Bunun yerine kendini şehrin sanat dünyasına ve güzelliklerine kaptırır. Her gün parkları, sergileri ve Almanya'nın çeşitli yerlerini sabahtan akşama kadar gezer. Bir gün bir sergide Kürk Mantolu Madonna tablosu ile taşınır.
Tabloya adeta vuruluan Raif, o gün ve devamında serginin açılışından kapanışına kadar tabloyu seyreder. Kürk Mantolu Madonna onu çok etkilemiştir. Yine Kürk Mantolu Madonna'yı seyre daldığı günlerden birinde, bir kadın yanaşır ve tablo kadını birine benzetip benzetmediğini sorar. Raif Efendi utangaç olduğu için kadının yüzüne bakamadan onu annesine benzettiğini
Raif Efendi, daha sonra o gün sergide konuştuğu kürk mantolu kadına sokakta rastlar. Ertesi gün, kadını tekrar görebilme umuduyla aynı yerde onu beklemeye bekler ve hakikaten onu görür. Kadını Atlantis adlı bir gece kulübüne kadar takip eder. Kulübe girdiğinde, Kürk Mantolu Madonna’nın keman çalıp şarkı söylediğine şahit olur. Şarkısı bitince kadın Raif Efendi'nin masasına oturur ve kendini, Maria Puder olarak tanıtır. Kürk Mantolu Madonna resmi onun otoportresidir.