Cevap :
Cevap:
DAVA ROMANI VE FRANZ KAFKA HAKKINDA Dava, özgün adı ile (Der Proze), bir sabah uyandığında kendisini sebebini anlamadığı bir suç nedeniyle dava edilmiş bulan Josef K. adlı kahramanın absürt durumunun anlatıldığı bir Franz Kafka romanıdır.[1] Dava adlı eser Frnaz Kafka’nın absürd bir anlayışla yazdığı “Ulaşılamayan otoritenin aldığı keyfi ve adaletsiz bir karara karşı verilen mücadelenin romanıdır.” Gerçekdışı ve abzürd özellikleriyle Kafka’nın şaşırtıcı yapıtları arasında önemli bir yeri olan Dava adlı eseri tamamlanmamış bölümleriyle birlikte yazarın ölümünden iki yıl sonra, yakın arkadaşı Max Brod’un katkılarıyla, 1925′de [2] yayımlanmıştır. Kafka’nın kahramanları sonlarının nereye varacağını bilmedikleri labirentlerden geçerler ve sonunda bilinmeyen bir kudrete veya zayıf bir umuda sığınırlar. Kafka, kötü bir çocukluk dönemi geçirmiş, özellikle de babasıyla hiç anlaşamamıştır. Annesi babasının değer yargılarını ve düşüncelerini kabullenmiş babasının otoritesi karşısında zayıf kalmış bir kadındır. , Kafka gençken, babasından korkmamış fakat babasına mesafeli yaklaşmıştır. Babasından nefret etmektedir. “Babasının Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı, onun kendi kendini eleştirmesine sebep olmuştur ve Kafka kendinden nefret eden biri haline gelmiştir. Şüphesiz bu derin özeleştiri Kafka’nın yaşamına ve eserlerine yansımıştır.” [3] Babasının baskısı eserlerinde değişik şekillerde karşımıza çıkarlar. Bu baskı şekilleri, hükümet, büyük adamlar, mevcut rejim, polis, hâkim veya kanunlar şekline dönüşmektedir. Bu eserde mahkeme ve kendini yüceltici mimari unsurlarıyla aşağıdakilere tepeden bakmaktadır. Bu bakış ve tavrın birey üzerinde kurduğu hâkimiyeti ile baskıyı fark ederiz. Bu baskı karşısında ise birey dilini bilmediği bu hâkimiyet karşısında bocalamakta, gücüne teslim olmakta ve onunla iletişim kurmamaktadır. Kafka’nın Dava’da betimlediği yargılama süreci, eserin yazıldığı dönemin ve korku çağının simgelerinden biridir. Dava adlı eser 20 yy ilk çeyreğindeki korku dolu atmosferin insan ruhuna yansımış aynasıdır. Roman 1962′de Orson Welles tarafından filme de uyarlanmıştır. ŞAHISLAR Joseph K. : Otuz yaşında bir bekar ve başarılı bir bankacı. Renksiz bir insan. Belirli kötülükleri veya erdemleri, kişisel bağları yoktur. Frau Grubac : Joseph’in ev sahibesi. Joseph’e anasıymış gibi davranır. Ayrıca diğer insanlara da saygıyla yaklaşan biri. Fraulein Brüstner : Joseph’in kiralik evinde oturan bir daktilograf. Huld : Joseph’in daniştiği bir avukat. Mahkeme çevrelerinde etkisi olduğu iddia ederse de hiçbi şey başaramaz. Leni : Huld’un dadısı ve ev işlerine bakan kadın. Şuh bir kadındır. Patronun tüm müvekkillerine kur yapar. Titorelli : Joseph’e yardım etmek isteyen bir ressam. Papaz : Katedralin papazı. Joseph’e, her fırsatta, durumun kötü olacağini anlatmaya çalışır. ÖZETİ Joseph K. otuz yaşında, bir bankada çalışan iyi bir insandır. Kiralık bir evde oturan , yemeklerini sakin yerlerde yiyen, geceleri dokuza kadar çalışan, İçine kapanık ve bir boşluk içinde yaşayan bir bekardır.Bir sabah ansızın tutuklandığını; ama normal yaşamına devam edebileceğini öğrenen Josef K., neyle suçlandığı bildirilmediği için önce bunu bir şaka sansa da, kısa sürede durumun ciddiyetini kavrar. Önceleri tutuklanma nedenini merak etse de bu saçmalığı merak etmeyi anlamsız bulur. Ancak tüm yaşamı da davasına odaklanır. Artık yaşamının geriye kalan bir yılını bu davaya harcayacaktır. Josef K. tutuklanmasına rağmen,’nın işine gitmesine ve normal hayatına devam etmesine izin verilmektedir. Tutuklama görevlisi olan ve en alt kademede bir görevde old