Bir gün Rüzgâr Güneş’le konuşuyormuş. — Ben senden daha güçlüyüm, demiş. — Öyle mi, demiş Güneş. — Elbette, demiş Rüzgâr. — Bunu sana göstereceğim. Bak şu aşağıdaki yaşlı adamı görüyor musun? Güneş eğilip bakmış. — Görüyorum diye cevap vermiş. Rüzgâr gururla: — Gör bak, onun ceketini çıkaracağım diye konuşmuş. Güneş: — Peki o zaman, demiş. Haydi dene bakalım. Sonra bulutların arkasına çekilmiş. Merakla Rüzgâr’ı, izlemeye başlamış. Rüzgâr bütün şiddetiyle esmiş. O estikçe yaşlı adam üşümüş. Üşüdükçe paltosuna sarılmış. Rüzgâr buna öfkelenmiş. Daha da şiddetli esmiş. Bu kez adam paltosunu daha sıkı tutmuş. O ne kadar şiddetli estiyse adam da paltosuna o kadar çok sarılmış. Çünkü çok üşüyormuş. Rüzgâr sonunda pes etmiş. Bu kez sıra Güneş’e gelmiş. Güneş bulutların arkasından çıkmış. Yaşlı adama sıcacık gülümsemiş. Yeryüzünü iyice ısıtmış. Adam pek sevinmiş. Yeryüzü ısındıkça adam da ısınmış. O da gülümsemeye başlamış. Artık paltoya ihtiyacım kalmadı diye düşünmüş. Ve paltosunu çıkarmış. Güneş Rüzgâr’a dönerek: — Gördün mü, demiş. Nazik olanlar zorbalardan her zaman daha güçlüdür. Bu parça fabl türünün aşağıdaki özelliklerinden hangisini temsil etmez? A) Kahramanları çoğunlukla insan dışındaki canlılardan seçilir. B) Ders verme amacı güdülür. C) Genellikle manzum biçimde yapılandırılır. D) Teşhis ve intak sanatlarından yararlanılılır. E) Dostluk, dayanışma, kurnazlık, nezaket gibi evrensel