Cevap :

Açıklama:

O, Kur'ân-ı Kerîmi en güzel okuyanlardandır. Sevgili Peygamberimiz onun hakkında "Kur'ân'ı en iyi okuyanınız Übey Bin Ka'b'dır. " buyurmuştur. Onun yanından hiç ayrılmadığı için vahyin cömert kaynağından bol bol istifade etmiştir. Kur'ân, tefsir, hadis ilimlerinde imam, fıkıhta da otorite olmuştur.

Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimizin o kadar sevgisini kazanmıştır ki, bir gün mübarek ellerini Übey (r.a )'ın göğsüne koyarak" - Yâ Rabbi! Burayı şekten ve tekzipten- Yalandan ve şüpheden koru. " diye ona duâ etti. Übey (r.a) o esnadaki halini, duygularını, hislerini ve tatmış olduğu lezzeti şöyle anlatıyor:"Bana öyle bir hal oldu ki, gümüş gibi beyaz bir yer gözüme göründü. Ben de oradan Rabbime nazar ediyorcasına korkudan ter içinde kaldım. "

Kim istemez böyle bir duâyı... güzel hali... tatlı tatlı seyri... Rabbimiz cümlemize nasip etsin o nur cemali seyretmeyi...

EN BÜYÜK AYET

Resûl-ı Ekrem (s.a) Efendimiz bir gün Übey (r.a )'a "Ey Ebû'1-Münzir Allah'ın kitabındaki en büyük âyet hangisidir." diye sordu. O da "Allah ve Resûlü daha iyi bilir." dedi. Efendimiz tekrar sorunca Übey (r a ) "Ayetü'l-Kürsî" cevabını verdi. Bunun üzerine mübarek elini onun göğsüne koydu ve "Ey Ebuûl-Münzir! Sahip olduğun ilimden dolayı seni tebrik ederim " diyerek memnuniyetini ifade etti.

O, hayatını İslâm'ı öğrenmeye adadığı için melekler katında anılır olmuştu. Bir gün Sevgili Peygamberimiz ona "Ey Übey! bana Kur'ân'dan sana Beyyine Sûresini okumam emredildi. " buyurdu. Übey (r.a) da "Yâ Resûlullah Anam-babam sana fedâ olsun. Sana, bizzat benim adım mı söylendi?" diye sordu. İki Cihan Güneşi Efendimiz de "Evet!... İsminle... " buyurdu. Übey (r.a ) sevincinden gözyaşlarını tutamadı.

Ne büyük şeref... Ne mazhariyet değil mi?... Kim kimin yanında hangi makamda anılıyor? Rabbimiz cümlemize böyle güzel meclislerde anılmayı nasip etsin. Huzurda anmak ve anılmak ne büyük şeref... Hele ismen anılmak ne saâdet... Ey Rabbimiz!.. Bizleri de o saâdete erenlerden ve dostlarının gönüllerine girenlerden eyle. Amin.

Übey Bin Ka'b (r.a ) hadis-i şerif nakil ve rivâyeti konusunda çok ihtiyat ederdi 164 hadis rivâyet etmiştir. Onun ders halkaları vardı. Talebeleriyle aynı seviyede otururdu. Çok nâzik, edepli ve disiplin sahibiydi. Boş söz ve soruları duymazdan gelir, ciddî sorulara itina ile titiz cevaplar verirdi.

MÜSLÜMANLARIN EFENDİSİ

O, Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer (r.a ) zamanında fıkıhta otoriteydi. İlminden dolayı çok hürmet edilirdi. Hz Ömer (r a ) "Übey Müslümanların efendisidir. " derdi.

O, takva ve zühd ehliydi. Bid'atten son derece kaçınırdı. Doğru bildiğini mutlaka açıklardı. Resûlullah (s.a ) onun tek örneğiydi. Onda ne görmüşse aynısını harfi harfine yapardı. Onun gibi yaşamaya gayret ederdi. Allah'ı ve âhiret gününü ne zaman zikretse ağlardı. Kur'ân-ı Kerim'i okurken veya dinlerken bütün vücudu titrerdi. Dünya onu aldatamamıştı. O dünyayı âdemoğlunun yiyeceğine benzetir ve ona biraz fazla tuz katıldığında nasıl olacağını sen düşün derdi.

MÜMİNİN DÖRT VASFI

O, mü'min dört vasfından belli olur der, şöyle sıralardı;

1- Belâ ve musîbete uğradığında sabreder.

2-Nimet ve ikrama mazhar olduğunda şükreder.