Cevap :
1390 yılında yazılan mesnevi I. Beyazid'in oğlu Emir Süleyman'a sunulmuştur. Adından da anlaşılabileceği gibi eser Büyük İskender'in hayatını konu alır. Fakat, çoğu araştırmacıya göre, eserin amacı ismi geçen kişinin hayatını anlatmaktan çok bu hayatı bir çerçeve-hikâye olarak kullanıp birçok farklı bilim dalına dair çeşitli bilgiler vermektir. Nitekim eserde konu edinilen İskender'in yaşam öyküsü ile İskender'in gerçek yaşam öyküsü arasında büyük farklılıklar bulunur.
Nizami'nin 2500 beyitlik İskendernâme'sinin bazı kısımları tercüme edilerek esere dahil edilmiştir. Ahmedî bu mesnevide 3 farklı şahsiyete 3 sembol yüklemiştir; Aristo aklı,İskender ruhu,İskender'in savaştığı Dara nefsi temsil eder.Ahmedî, Sultanın isteği üzerine mesnevisinin sonuna ilk manzum Osmanlı tarihi sayılabilecek 334 beyitlik bir Gazavat-nâme eklemiştir.
Çoğu araştırmacıya göre şiir açısından çok parlak bir eser olarak kabul edilmeyen İskendernâme´yi önemli kılan ana unsur ihtiva ettiği bilgilerdir. Her ne kadar bir mesnevi olsa ve nazım şeklinde yazılmışsa da eserin içeriğinin büyük bir kısmı geometri, astronomi, tıp, felsefe, siyaset, etik, teoloji gibi bilimlere dair bilgiler içerir. Bu da eseri Bilim Tarihi ve Felsefe Tarihi açısından önemli kılar. Eserin bu özelliği birçok bilimadamı ve şairin eseri edebi bir eserden ziyade bilimsel bir eser olarak görmesine sebep olmuştur. Eseri bu şekilde yorumlayanlar arasında Latîfî ve E. J. Wilkinson Gibb gibi isimler vardır. Franz Babinger ise İskendernâme'nin Büyük İskender'e ait efsaneleri tesvir ettikten sonra bir bilim ansiklopedisi halini aldığını belirtir. Bir Osmanlı Tarihi araştırmacısı açısından bu eserin en önemli yönü;ilk manzum Osmanlı tarihi sayılabilecek 334 beyitlik bir Gazavat-nâme'yi ihtiva etmesidir
Seyyid Battal Gazi'ye ait kahramanlık hikâyelerini içine alan bir eserdir. Battal Gazi, 8. yüzyılda Emevilerin Anadolu'da Bizanslılara karşı açtıkları savaşlarda "Battal" (kahraman) lakabıyla ün kazanmış Müslüman bir Arap kumandanı olup asıl adı Abdullah'tır. Bu Müslüman kumandan hakkında söylenen kahramanlık hikâyeleri ve menkıbeler, 11. yüzyıldan itibaren Türkler arasında büyük rağbet görmeye başlamış ve Battal Gazi, gazi-velî hüviyetiyle yüceltilerek destan kahramanı haline getirilmiştir.
Battalname'de Battal Gazi'nin Anadolu'da Hıristiyanlarla yaptığı savaşlar konu edilmektedir. Bu savaşlarda merkez saha genellikle Malatya yöresidir. Savaşlar İslâmiyet-Hıristiyanlık mücadelesi şeklinde dini bir hüviyet taşır. Cihad ve gaza ruhu kendini kuvvetli bir biçimde hissettirir. Battal Gazi bu savaşlarda bir "evliya" karakteri sergiler. Devler ve caddarla savaşır; okuduğu dualarla büyüleri bozar; ateşte yanmaz; göz açıp kapayıncaya kadar uzun mesafeler aşar; Hızır'la yoldaştır, sıkışık zamanlarda ondan yardım görür. Kâfirleri İslâm'a davet eder, davetini kabul etmeyenleri öldürür. Her savaşın sonunda elde ettiği malı mülkü din uğruna savaşan yiğitlere dağıtır.
Türk gazi tipinin mükemmel bir örneğini aksettiren Battal Gazi, gerek kahramanlığı, gerekse evliya karakteriyle Anadolu insanı üzerinde son derece etkili olmuştur. Bu yüzden de Battalnâme Anadolu halkı arasında asırlarca sözlü olarak yaşamıştır. Ayrıca Anadolu dışında yaşayan Türk toplulukları arasında da sevilmiş, yazılıp okunmuştur. Tamamen Müslüman Türk geleneklerine göre meydana getirilmiş olan Battalnâme'nin yazıya geçiriliş tarihi henüz kesin olarak tayin edilememekle birlikte, eserin 11-11-2. yüzyıllarda Danişmendliler zamanında söylendiği ve Danişmendnâme'nin yazılış tarihi olan 643'ten (1245-46) önce yazıldığı tahmin edilmektedir.
Battalnâme'nin bugün bilinen nüshaları arasında yazıldığı döneme ait olanı yoktur. Eldeki nüshalar daha sonraki dönemde yazılmışlardır. Bilinen en eski nüsha 840 (1436-37) tarihini taşımaktadır (Arkeoloji Ktp., nr. 1455).15 Battalnâme, Darendeli şair Bakai (ö. 1785) tarafından 1183'te (1769) manzum olarak da yazılmıştır.