Cevap :
Cevap:
HAKKINI SAVUNMAK
Varlıklı bir bey yine kendisi gibi varlıklı bir kadınla evlenir. Bu kadından bir kız bir de erkek çocuğu olur. Bir süre sonra adam karısını kaybeder. Daha sonra varlıksız ve asaletsiz bir kadınla evlenir. Üvey anne çocuklarına karşı kötü davranışlar içine girer. Tüm bunlara dayanamayan oğlu yurt dışına kaçar. Baba oğlu ile irtibat kurar ve oğluna ihtiyaçlarını karşılayacak kadar para gönderir. Üvey anne ise buna karşı çıkar. Uzun süre birbirlerinden haber alamazlar. Bunun üzerine üvey anne kocasını oğlunun öldüğüne inandırmaya çalışır ve mirasının kendi öz oğluna verilmesini ister. Sonunda baba istemeyerek de olsa bunu kabul eder. Yine kocasıyla ile tartışırken kadın üvey oğlunun hayalini camda görür. Bundan çok korkan kadın ısrarlarından vazgeçer. Bir süre sonra kocasının şeytanla işbirliği yaptığını mahkeme kararıyla ispatlar ve kocasını tehdit ederek bir yıl içinde oğlundan haber gelmezse veya oğlu gelmezse şartı ile şahitler huzurunda anlaşma imzalanırken üvey oğlunun hayaleti görülür. Üvey anne baygınlık geçirir, şahitler vazgeçer. Dava bir daha açılmamak üzere kapanır. Oğlu dört yıl sonra Doğu Atlantik adalarından döner. BİR GECELİK ODA
Hikaye 1456 yılının soğuk bir kasım gecesinde bir grup serserinin içki içip, kumar oynayarak, şömine ateşinde vakit geçirmeleriyle başlar. Kumar oynayanlar arasında herkes Villo' nun yazdığı şiiri dinlerken Montigyn bıçağını çıkarıp bir anda Theve' nin göğsüne saplar. O anda oradaki herkesi darağacı korkusu sarar. Aralarında anlaşarak oradan ayrılmaya karar verirler. Cesedin üstündeki parayı paylaştıktan sonra oradan tek tek ayrılırlar. Şairin bir anlık boşluğundan yararlanan rahip şairin cüzdanını çalar ve aralarında anlaşarak ilk önce onu gönderirler. Şair korkuyla olay yerinden uzaklaşırken bir yandan da elindeki parayla güzel bir gece geçireceğini hayal eder. Karanlık sokaktan geçerken ayağı bir şeye çarpar. Soğuktan donmuş bir kadındı bu. Hemen kadının üzerindeki birkaç peniyi alır. Bu parayı cüzdanına koymak için elini cüzdanına atar. Ama cüzdanını bulamaz. Olay yerine dönecek cesareti de kendinde bulamaz o da manevi babası Rubin' in yanına gider, ama Rubin onu kabul etmez. Soğuktan donmamak için bir çare düşünürken bir ışık görür ve her şeyi göze alıp kapıyı çalar. Kapıyı açan adam onu içeri alır. Adam yaşlı bir şövalyedir. Çocuğun kolundaki kandan şüphelenip çocuğa katil olup olmadığını sorar, çocuk da her şeyi itiraf eder. Yaşlı şövalye onu sabaha kadar ağırlar ve sabah kaderine terk eder.
Açıklama:
SADIK DOST
Yeşil keten kuşunun su samuruna anlattığı dostluk hikayesi:
Zamanın birinde Hans adında çok iyi biri yaşarmış. Ve çok güzel bir bahçesi varmış. Bahçesinde çeşit çeşit meyveler ve çiçekler varmış. Hans'ın birçok arkadaşı varmış. Fakat en iyi dostu Hugh adında bir değirmenciymiş. Öyle samimimişler ki her gün bahçesinden geçerken çiçekler ve meyveler alırmış ve dermiş ki “dostlar birbiriyle her şeyini paylaşmalı” Hans da ne güzel iyi bir dostum var diye sevinirmiş. Köy halkı zengin değirmencinin Hans'a bir şey vermediğini düşünür ve buna bir mana veremezlermiş. Kış aylarında Hans aç kalmamak için eşyalarından bazılarını satarmış. Değirmenci ise zenginlik içersinde yaşarmış. Ve Hans' a hiç yardım etmezmiş. Bir bahar zamanı değirmenci Hans'ı ziyarete gitmiş. Hans'ta ona kışın aç kalmamak için birkaç eşyasını sattığını söylemiş. En önemlisi ise el arabasını sattığını, bunun kendi işi için gerekli olduğunu söylemiş. Değirmenci de ona kırık el arabasını vereceğini söylemiş. Ama bunun karşılığında Hans'tan birçok şey almış. Ertesi gün Hans, değirmencinin karısı için doktor çağırmaya gittiğinde karanlıkta uçurumdan düşüp ölmüş. Bütün köy halkı çok üzülmüş. Değirmenci ise en çok ben üzüldüm. Çünkü kırık el arabasını ben şimdi kime veririm demiş. Bundan sonra cömert olup kimseye bir şey vermeyeceğim demiş.