Cevap :
Birlik, birlemek. Allah'ın varlığını, birliğini, tüm yetkin niteliklerin kendisinde toplandığını, eşi ve benzeri bulunmadığını bilmek ve buna inanmak. Bu bilgi ve inanç en özlü biçimde "Lâ İlâhe İllallah' (Allah'tan başka ilah yoktur) cümlesiyle ifade edilir. Bu nedenle bu cümleye tevhid kelimesi (kelime-i tevhid) denir. Tevhid kelimesini manasını bilerek söyleyen ve buna inanan kişi mümin ve muvahhid adını alır.
Tevhid, en geniş anlamıyla ‘bir’ Allah inancının, insanların düşündüğü bütün yanlış ilâh düşüncelerinden uzak bir dünya görüşünün, tek Yaratıcı, tek Rab tanımanın açıkça ortaya konulmasıdır. ‘Tevhid’ aynı zamanda âlemlerin Rabbi Allah (c.c.) tarafından insanlara gönderilen İlâhî dinin adıdır. İnsanlar ya Tevhid Dinine, ya da şirk dinlerine inanırlar. Üçüncü bir yol yoktur insanın hayatında. Şirk, nasıl insanların kendi hevâ ve heveslerinden uydurdukları bütün dinleri tanımlıyorsa; Tevhid de Allah’ın vahy yoluyla gönderdiği hak dini tanımlar. Tevhid, hem inanç açısından Allah’ı zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde “bir”lemek, hem de ibâdeti yalnızca Allah’a mahsus kılmaktır.
Tevhid, Allah’tan başka ilâh olmadığına inanan mü’minlerin, bütün ilgi ve dikkatlerini Allah’a yöneltmeleri, Allah’a teslim olmaları, mutlak kudret sahibi olarak O’nu görmeleri, O’nun gösterdiği yolda yürümeleri, O’nun istediği gibi O’na kulluk yapmalarıdır. Tevhid ehline, yani şehâdet getirip mü’min olanlara; Allah’ı tevhid edip birleyen anlamında muvahhid denilir. Muvahhidler, tevhid gerçeğine bu bilinçle yönelirler ve bu bilince göre hayatlarını sürdürürler. Tevhid ehli, yalnızca “Allah vardır” demekle kalmaz. Bunu demekle beraber, O’ndan başka ilâh, O’ndan başka yaratıcı, O’ndan başka rızık verici, O’ndan başka hüküm koyucu, O’ndan başka rab olmadığına da inanır. İşte bu inanç, Tevhid Dininin özüdür.