Cevap :

Cevap:

lütfen ama lütfen en iyi seç lütfen ve teşekkür bırak lütfen;

bunu ben türkü ve hikaye olarak yani türkünün hikayesini yazdım.

Açıklama:

Birçok değerli Halk Müziği Sanatçısı veren Bursa’nın, sanatçıları kadar türküleri de meşhur. Halk oyunları dönemine kadar dayanan Bursa türküleri, zaman zaman dillere pelesenk oldu. Çok zengin bir yelpazesi olan Bursa türkülerinin yaşayan hikayelerini derledik.

Konu olarak ucu bucağı olmayan Bursa türkülerinin hepsinin birer yaşanmış hikayesi var. Bu hikayelere geçmeden önce, Bursa türkülerinin yapısını inceleyelim. Yöre sanatçıları, bayram, düğün ve özel günlerde ezgilerini, fasıl ile icra olarak iki bölümde yaparlar. Türkülerde çalgı olarak, davul- zurna ve dümbek, ince çalgı adı verilen saz grubu cümbüş, keman, darbuka ve bakır çalınıyor. Bunların dışında ise tef, zil, kaşık, divan sazı, bağlama, cura, zurna, düdük, klarnet, akordeon, tulum, dilli ve dilsiz kaval gibi sazlar da Bursa Halk Müziği içinde bulunuyor. Aşık geleneği ile başlayan Bursa müziği, , törensel müziklerden oyun havalarına, güzelleme ve koçaklamalardan ağıtlara, ninnilere, doğa, harman, hasat, iş, esnaf türkülerinden köy güvendelerine kadar birçok konuyu barındırıyor.

ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN

2 Kasım 1954’te İhsan Kaplayan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen türkünün hikayesi, 2. Dünya Savaşı sonrasında yürürlüğe geçen Marshall Planı’na dayanıyor.

Marshall Planı, 1947’de önerilen, 1948-1951 yılları arasında da yürürlüğe giren Amerika kaynaklı bir yardım paketi. Bu yardım paketinden yararlanan ülkeler arasında, Türkiye de dahil tam 16 ülke bulunuyor. Amerika çok eski yıllardan beri dünyanın en büyük mısır üreticisi.

Haliyle ülkede birikmiş olan mısırı eritmenin yolu da, bunu diğer ülkelere satmak; yani ihracattan geçiyor. Amerika, biriken mısır dağını eritmek için, Marshall yardım paketinden faydalanmak isteyen ülkelere “mısırözü yağı alma” ön koşulunu koyar. Türkiye de buna karşılık ilk margarin fabrikasını kurar. Aynı dönemde sırf bu sebeple, birçok zeytin ağacı yerlerinden sökülür.

Katliamdan kurtulan az miktarda zeytin ağacından elde edilen zeytin yağı da, Amerika tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. İnsanlar zeytinyağından uzaklaşıp margarin tüketsin diye, zeytinyağının ısındığında kanser yaptığına dair yalan yanlış iddialar ortaya atılır. Oysa zeytinyağı, en zor yanan sıvı yağlardan biridir. Sonuç olarak Türk insanı, bu tarz haberlerle zeytinyağından uzaklaştırılıp, margarine alıştırılır.

Yine zeytinyağını kötülemek için bir türkü sipariş edilir: “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman!” Bu türkü, döneminin en popüler türküsü haline gelir. Margarinle, sırf bu nedenle tanışan insanlar, margarine çok çabuk alışır.

Ve türkünün devamında olduğu gibi, basma giyen kadınlar da zamanla bugünkü giysilerle tanışır!