Cevap :

Cevap:

1915 yılının yaşandığı, Birinci Dünya savaşının yoğun olduğu yıllar. Türklerinde birçok cephede savaştığı her türden levazımın gerekli olduğu aynı zamanda savaşacak askerin degerekli olduğu yıllarda çıkmıştır bu türkü. Büyük kayıpların verildiği, gidenlerin geri dönmediği çoğunun akıbetinin bilinemediği günlerdir.

Cevap:

Adına şarkılar yazılan türkülerimizden biriside Kara Tren türküsüdür. Hikayesi Osmanlı döneminde geçmektedir. 1915 yılında 1. Dünya savaşına katılan Osmanlı verdiği kayıplar yürekleri yakmıştır. Asker ihtiyacının en çok olduğu dönemdi. Sağ salim geri dönmeleri için uğurlanmaktaydı. Kimi babasını, kardeşini, evladını askere yolcu ederdi. Tek haberleşme araçları trenler olmaktaydı. O dönemin insanları tren istasyonlarında askere uğurladıklarından mektup iyi haber beklerdi. Bazen yetkili bir subayın getirdiği kara haber yürekleri parçalardı. Bekleyişler sürerdi anneler babalar treni gözetlerdi ufuklarda. Kara tren her gelişinde bir kere daha ölüyorlardı. Acaba kendilerine kötü haber mi gelecek diye beklerlerdi. Korkunç bekleyin üzerine ağıtlar yakılarak söylenen türküler acı dolu hale gelmiştir.

Gözüm yolda gönlüm darda

Ya kendin gel ya da haber yolla

Duyarım yazmışsın iki satır mektup

Vermişsin trene halini unutup

Kara tren gecikir belki hiç gelmez

Dağlarda salınır da derdimi bilmez

Dumanın savurur halimi görmez

Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez

Yara bende derman sende

Ya kendin gel ya da bana gel de

Duyarım yazmışsın iki satır mektup

Vermişsin trene halini unutup

Kara tren gecikir belki hiç gelmez

Dağlarda salınır da derdimi bilmez

Dumanın savurur halimi görmez

Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez

Yaşanan çaresizliği, sefaleti, yokluğu, acı günleri anlatır. Analar, babalar, eşler canından çok sevdiklerini cephelere savaşmak için göndermiştir. Cepheye gidenlerden gelen kötü haberler yürekleri dağlamıştır. Özlem, hasret, korku, merak gibi duyguları sürekli yaşamışlardır. Yanlarında olanlar artık olmamıştır. Kara tren ağıtlarla yakılan en acı türkülerimizdendir.

Açıklama: