Cevap :
Cevap:
Başı kabak: 1. Saçları dökülmüş. 2. Başında şapka, başörtüsü vb. olmayan.
Can evi: 1. Yürek. 2. En duyarlı bölge. “Onları can evlerinden vurmaya yemin etti.”
Eli hafif: İncitmeden, can yakmadan iş gören. “İğneyi Hatice hemşireye vurdurun eli hafiftir onun"
Et tırnak olmak: Sıkı bir ilişkiye girmek, birbirinden kopmamak.
Vız gelmek (vız gelip tırıs gitmek): Hiç önemsememek, aldırış etmemek. “Onun sözleri vız gelir bana, önce kendine söz geçirsin.”
Vücudunu ortadan kaldırmak: Öldürmek. “Sabaha kadar adamın vücudunu ortadan kaldırın, yoksa başımıza çok iş açacak.”
Yâd etmek: Anmak, hatırlamak. “Seni her gün yad ederiz buralarda.”
Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan zengin alıcı. “İki üç yağlı müşterimiz de olmasa kapamak zorunda kalacağız bu dükkânı.”
Yahudi pazarlığı: Tarafların çıkarlarını düşünerek çekişe çekişe yaptıkları pazarlık. “Benimle Yahudi pazarlığı yapmaya kalkma lütfen.”
Yel yeperek yelken kürek: Telâş içinde, çok acele olarak, heyecanla.
Yıldızı sönmek: Ününü ve itibarını kaybetmek. “Yıldızının bu kadar çabuk söneceği kimin aklına gelirdi ki!”
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay, değerli eşya (altın, elmas gibi.)
Yüzü kasap süngeri ile silinmiş: Utanacak, sıkılacak, arlanacak yanı kalmamış; arsız.
Zehir zemberek: İnsanın içine işleyen, onurunu zedeleyen çok acı söz.
Akşamı iple çekmek: Gecenin olmasını sabırsızlıkla beklemek. “Ne güzel bir ziyaret olacak. Akşamı iple çekiyorum.”
Zokayı yutmak: Aldatılıp zarara sokulmak.
Anasından doğduğuna pişman: 1) Üşengeç, çok tembel. 2) Canından bezmiş. “O işi yaptı ama anasından doğduğuna bin pişman."
Bağrı yanık : Çok dertli, acılı (kimse).
Bahtına küsmek : İşlerin ters gitmesi yüzünden karamsar olmak; şansına küsmek, talihine küsmek
Çam yarması: İri gövdeli insan.