Cevap :
Türkiye'de nükleer çalışmalar, nükleer teknolojiye sahip olmayan pek çok Avrupa ülkesiyle yararlanılan 1 MW gücünde bir deney reaktörü işletmeye alınmıştır.[1] Elektrik üretimi amacıyla kurulması tasarlanan nükleer santralla ilgili ilk fizibilite etüdleri 1968 yılında başlatılmıştır.[2] 1972-74 yıllarında yapılabilirlik etüdleri ve yer araştırmaları değişen şartlara göre revize edilmiş, 1976 yılında Silifke'nin batısındaki Akkuyu mevkii ilk kuruluş yeri olarak seçilmiş ve yapılan geniş kapsamlı araştırmalara dayanarak Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu'ndan yer lisansı alınmıştır.[1][2] 1976 yılında nükleer santral ihalesi için girişimde bulunuldu ve tekliflerin değerlendirilmesi sonucunda 1977'de ASEA-ATOM ve STAL-LAVAL firmaları ile sözleşme öncesi görüşmeler başladı ancak 12 Eylül 1979'da görüşmeler çeşitli sebeplerden sonuçlanmadı.[3]
1980'ler [değiştir]1982 yılında herhangi bir ihale açılmadan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanlığı aracılığıyla Atomic Energy of Canada Limited (AECL), Siemens-Kraftwerk Union (KWU) ve General Electric (GE) firmalarından teklifler toplandı.[3] 30 Ağustos 1984'te bu firalarla yapılan pazarlık görüşmelerinde anlaşma sağlansa da hükümet, nükleer santrallerin anahtar teslimi esasına göre başlattığı ihalenin temel şartını "Yap-İşlet-Devret" şartına dönüştürdüğünü açıklayınca KWU ve kendisine Akkuyu yerine Sinop nükleer siti teklif edilmiş olan GE firmaları ihaleden çekildi.[3] Öte yandan, 2 Kasım 1983 tarihinde devlet kuruluşlarının reorganizasyonu kapsamında tüm nükleer konuları bir çatı altında yürütmek üzere Nükleer Elektrik Santralları Kurumu: NELSAK kararnamesi hazırlandı, onaylandı ve dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren Türkiye'de üç ayrı tipte üç nükleer santralın kurulacağını açıkladı.[3][1] Fakat NELSAK kararnamesi hiçbir zaman uygulanmadı.[3]Mart 1985'te AECL ile görüşmelere devam edildi ve ağustos ayında ön protokol imzalandı. Ancak, Kanada hükümetinin ön protokole bağlanan şartları ve finansmanın %60'ını (geri kalan %40'ını TEK ve Türkiye üstlenecekti) garanti etmeyi kabul etmemesi üzerine 1986 yılı başlarında AECL ile yapılan görüşmeler de durduruldu.[1] Nisan 1986'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde meydana gelen Çernobil reaktör kazasından ötürü Türkiye'de de nükleer santrallarla ilgili çalışmalar askıya alınmıştır. 1988 yılında TEK Nükleer Santrallar Dairesi'nin kapatıldı.[4]
1990'lar [değiştir]1989'da Arjantin ile 25 MW'lık pasif sistemli modüler prototip projesine girişilmek istenmiş, 1991 başlarında yeterli görülmeyen bu girişimden vazgeçilmiştir.[4] 1992 yılında dünyadaki belli başlı firmalara birer mektup gönderilerek, 2002 yılında devreye girecek biçimde ve 1000 MW gücünde bir veya iki üniteli santralın anahtar teslimi veya Yap-İşlet-Devret modeli ile kurulması için teknik ve mali konularda bilgi istenmiştir.[4] Aynı yılın aralık ayında dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Ersin Faralyalı'nın Bakanlar Kurulu'na sunduğu bir raporda, ülkenin başka enerji kaynakları ihdas etmediği takdirde 2010 yılında büyük bir enerji krizine düşeceğine ve bunun için de mutlaka nükleer enerjiden yararlanılması gerektiğine dikkat çekilmiştir.[3] Bunun üzerine 1993 başında toplanan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu nükleer enerjiden elektrik üretimini ülkenin üçüncü öncelikli meselesi olarak tespit etti.[3][4] 1995 yılında TEAŞ, nükleer santral ihâlesinin ön incelemelerini yapmak üzere danışman olarak Güney Kore'nin KAERI firmasıyla anlastı. 1996'da Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı'nın görevlendirdiği üç danışman ile TEAŞ Nükleer Santraller Dairesi'nden iki elemandan olusan bir komisyon ihâle şartnâmesine son şeklini verdi. 17 Ekim 1996'da Resmî Gazete'de Akkuyu Nükleer Enerji Santrali için ihâle açılmış oldugu ilân edildi.[5] 15 Ekim 1997’de AECL, NPI (Nuclear Power International/Siemens ve Framatome Konsorsiyumu) ve WESTINGHOUSE (Mitsubishi ile birlikte) tekliflerini sundular fakat 2000 senesinde hükümet bu projenin sonuçlandırılmasından ve ülkede nükleer santral kurulmasından vazgeçtiğini açıkladı.[5]
2000 sonrası ve günümüz [değiştir] "Nükleere Hayır" varili, TaksimMayıs 2004'te dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "Yakında bu santralların üreticisi ülkelerle görüşeceğiz." diyerek nükleer enerji santrali konusunu yeniden gündeme getirdi.[2] Güler yaptığı açıklamada nükleer santrallar konusunda teknik incelemelerin sürdüğünü, kurulmasında şartname aşamasına gelindiğini ve kısa zamanda görüşmelerin yapılacağını açıkladı. Aynı açıklamada, santrallerin işletilmesi özel sektörde olacağı ve santrallerin yeri konusunda araştırmaların sürdüğü, daha önce santralin kurulacağı yer olarak tespit edilen ve çevreci grupların karşı çıktığı Mersin'dekiAkkuyu bölgesi de alternatiflerden biri olarak gündemde olduğu ifade edildi. 2005'in ocak ayında 2005 yatırım programına alınan üç santral için Elektrik Üretim A.Ş. ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yatırım bütçesine 7 milyon TL'lik ödenek konuldu.[6] Haziran 2005'te dönemin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Okay Çakıroğlu, ilk santralin 2012'de açılacağını belirtti.[7] Güler, ilk santralın inşaatına 2007'de başlanılacağını Şubat 2006'da açıkladı.[8]
2010-2020 arasında 5 bin megavatlık üç nükleer santral kurmayı amaçlayan[9] Nükleer Enerji Yasası, 17 Ocak 2007'de çıkarıldı ancak dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, santralı kuracak şirketin yapısı, denetimi, sökü