Cevap :

Cevap:

Berkeley'in Felsefesi

Berkeley, Locke’dan büyük miktarda etkilenmiştir. İkisi de insanın doğrudan algıladığı şeylerin sadece zihindeki ideler olduğu konusunda hemfikirlerdi. Örneğin Locke nesnelerde birincil ve ikincil niteliklerin var olduğundan söz ederken Berkeley bunu reddeder ve ikisinin ayrılamaz olduğunu ve ikincil niteliklerin sadece zihinde var olduğunu savunur.[kaynak belirtilmeli] Çünkü ona göre ancak duyumsanabilir niteliklere sahip varlıkları kavrayabiliriz. Yani varlık algıladığımız niteliklerden oluşur ve algılarımız da zihnimizde gerçekleşir. Bu yüzden Berkeley, felsefesinde materyalist tutum sergilemekten kaçınarak onun ortaya koyduğu varlıkların zihinde var olduğu görüşü yani immateryalizm görüşünü ortaya koydu. Aslında immateryalizm denen kavram Berkeley’in idealizmine verilen isimdir. Berkeley bu görüşünde maddi dünyanın varlığını reddeder ve görülen, duyulan ya da temel olarak algılanan tüm şeylerin algıladığı için var olduklarını söyler. “Varlık, algılanmaktır” der. Yani Berkeley’e göre varlıkların var olma sebebi öznelerin onları algılamasıdır, yani bir şeyin var olma koşulu algılanmış olmaktır. Ona göre “masayı algılıyorum” önermesiyle “masa vardır” önermesi birbirinden farklı değildir. Burada masanın varlığını renk, şekil, dokunma vb. olarak algılamaktadır. Ancak bu demek değil ki gözlerimizi kapattığımızda veya algılamayı bıraktığımızda her şey yok olur; burada Berkeley’in dini kişiliği devreye giriyor ve o, algılamayı kestiğimiz zaman insan algılamasa bile sonsuz güçte bir tanrı olduğunu ve tanrının hiç ara vermeden sürekli olarak algıladığından bahsediyor, böylelikle varlıkların sürekliliğini, yok olma problemine de bu şekilde çözüm öneriyor.

Açıklama:

Başarılar