Cevap :
Dinimiz, lokmamızın "helâl" olmasını önemsemiştir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
"Ey insanlar, Yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yeyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin!. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır." (el-Bakara, 168)
"Sana, kendilerine neyin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: «Size iyi ve temiz şeyler helâl kılındı…" (el-Mâide, 4, Ayrıca bkz: el-Mâide, 5, 87-88; en-Nahl, 114-115)
Peygamberlerin yiyeceklerinin helalin bir üst noktası olan "Tayyip: tertemiz”
olması gerektiği de özellikle belirtilen bir husustur:
"Ey peygamberler! Temiz ve güzel (tayyib) olan şeylerden yeyin; ve sâlih ameller işleyin! Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.”"(el-Mü’minûn, 51)
Dinimizin öğrettiği ikinci prensip, “israf”ın her türlüsünden uzak durmak gerektiğidir. Rabbimiz:
“…Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (el-A’raf 31) buyurmaktadır.
Hadîs-i şerîfler de, insanları çok yemek konusunda uyarmaktadır:
"Mide hastalıkların evidir. Tedavinin özü ise perhizdir." (Ebû Dâvud, Tıb, 13/3856)
"Ümmetim hakkında en çok şu hususlardan korkuyorum: Şişmanlık, uykuya düşkünlük, tembellik ve iman zayıflığı!" (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr Tercümesi, Hadis No: 295)
"Sizin Allâh’a en sevimli olanınız, az yiyip içen ve bedence hafif olanınızdır."(Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr Tercümesi, Hadis No: 221)