Cevap :

Cevap:

bizim sınıfada var zaten o yuzden katılmadim

Cevap:

En iyi cevap seçerseniz sevinirim

Açıklama:

Vatan elden gidiyordu. Dünya’nın dört bir köşesinde akın akın Anadolu’ya geliyordu düşman birlikleri. Kiminin haberi vardı mücadeleden kimi tatile gelmişti. Her karış toprak şehit kanıyla sulanırken bir zafer müjdesi belirdi. Artık, topraklarımızdan geri çekildi düşman birlikleri. Harap olmuş, yok olmuş bir Osmanlı Devlet’inin son zaferi. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyet’inin ilk zaferi. Şimdi bu zaferin meyvelerini toplama vakti geldi. Bir bayrak gerekti, bir meclis, bir başkent… Ve bir marş gerekti.

Marş için Mehmet Akif Ersoy’un dudaklarından, beyninden, kalbinden derin sözcükler döküldü. Korkma diyerek başladı dizelerini yazmaya. Hayran olmamak mümkün değildi kattığı anlamlara. Bu ne cürret dedi, işgale gelen düşmanlara 10 kıta ibrettir. Hür yaşama hakkı olan evlatlara sanki bir önder gibiydi. Yazdıklarıyla yol gösteriyordu yaşananları anlatmak adına. Yabancı eller dolaşmasın istedi yurdunda, vatanını sahiplendi çünkü vatan sevgisi bağrında. Haykırıyordu tekrar tekrar özgürlüğü en baştan. Üzgündü toprağında yapılan yanlışlardan. Dizeleri gürledi Çanakkale’den Sakarya’dan. Kurtuluyordu Türk Milleti bu kara kıştan. Bu yenileşme, bu değişim, bu refaha çıkma, artık yurdun dört bir köşesine duyurulmalıydı. Küllerinden yeniden bir devlet doğmuş ve bu devleti var eden milli bir marş olmuş.

12 Mart 1921 günü devletin meclisinde Hamdullah Suphi çıkmış kürsüye. Öyle içten, öyle etkili okumuş ki bu marşı duyulunca ayakta alkışlanmış herkesçe. O anlarda arkada bir köşede alanları izleyen Mehmet Akif kendi şiirinin seçildiğini görünce sessizce çıktı oradan, tebrik edilmemek için. Mehmet Akif Ersoy o kadar güçlü bir karakterdi ki bu şiiri kendinin değil Türk Millet’inin eseri ilan etti.