Cevap :

Açıklama:

uykularımızın farklı evrelerine göre farklı derinlikte rüyalar görmekteyiz. kimini hatırlar kimini unuturuz. bu rüyalar kimi zaman

uyanık olduğumuzda bildiğimiz gerçeklikle örtüşür. mesela tıpkı uyanıkken olduğu gibi evimiz aynı evdir, ev halkı aynı ev halkı.

bazende rüyada anlatanları dinlerken ya da siz anlatmaya çalışırken şöyle cümleler kurulur :

"evdeymişim ama aslında evimiz farklıymış" ya da "selinle evlenmişim ama selin başka bir selinmiş fakat gerçek selin oymuş"

dikkatimizi çeken şey ise rüyanın yaşandığı saniyeler içerisinde, rüyanın gerçekliğine inanmışızdır. daha da ilginci beyin, aslında daha önce hiç

görmediğimiz yüzleri, sanki yıllardır tanıyormuşuzcasına karşımıza koyar. hiç bilmediğimiz bir evi yıllardır evimizmiş gibi dizayn edebilir.

hatta inanılmaz derecede ayrıntılar verebilir.

hissetmek konusuna gelince tıpkı gerçekten hissediyormuşcasına canımız yanabilir, aşık olabilir, özleyebilir, gülebilir, ağlayabiliriz.

kısacası beyin bir dünya inşa ederek bunu size gerçeklik olarak sunabilir. duygular, suretler, ayrıntılar, dengeler vb. herşey ...

peki bu açıdan bakıldığında uyanıkken yaşadığımız hayatın bir rüya olmadığını kanıtlamanın bir yolu var mıdır ?

kanıt sunmaya lütfeden dostların, beynin yarattığı birer suret olduğunu düşünmek mümkündür veya bu entry girildikten sonra sizin buna cevap yazmanız

kanıtlar sunmanız bu okuduğunuz cümleleri beyninizin yaratmadığını kanıtlar mı?

öğrenmekte zihninizin uygulayabileceği birşeydir.

örnek vermek gerekirse rüyanızda bir atölye de kestiğiniz ahşap malzemeyi size yanınızda ki ustanız öğretebilir. halbuki o usta da beyninizin bir eseridir. ancak benlik olarak hissettiğiniz rüyadaki siz, yeni öğreniyormuş gibi hissedersiniz.

Cevap:   EN IYI SECERMISIN

Açıklama:

Bu yazımızda sizlerle birazcık gerçeklik algısını zorlayacağız. Öncelikle baştan söyleyeyim; bu yazacaklarıma benzer teoriler de bulunmakta fakat ben o teoriler hakkında konuşmayacağım. Elbette söz konusu teorilerden, Matrix ve Inception filmlerinden yardım aldım ve onlardan esinlendim ama dediğim gibi, yazacaklarım şahsi düşüncelerim.

Yazının başlığındaki soruyu size tekrar soruyorum ve bu soru hakkında biraz düşünmenizi istiyorum; Rüyada olmadığımızı kanıtlayabilir misiniz? “Kendimi cimcikliyorum ve uyanmıyorum. Demek ki rüyada değilim.” demeyin sakın. Çünkü ya bu “rüyada acı verici bir olay yaşanılınca uyanmak” fikrini kendi rüyamızda yarattıysak? Ya gerçek hayatta böyle bir şey yoksa?

Durun beyniniz hemen göçmesin daha yeni başlıyoruz.. Teorimizi baştan alalım; ben size aynı Matrix filmindeki gibi rüyada olduğumuzu ve bu rüya içinde gerçek hayattan bihaber olduğumuzu söylüyorum. Hatta biraz düşününce eğer bu teori gerçekse bu yazıyı okuyan sen değerli okuyucum da yoksun. Başka bir deyişle sen ve tüm herkes benim rüya alemimin hayali kahramanlarısınız. Tabi şimdi bencil olmayalım. Bir de senin gözünden bakalım değerli okuyucum. Senin gözünden de ben senin rüyanın hayali kahramanıyım. Yani aslında bu yazıyı ben yazmadım. Senin rüyan olduğu için bu yazıyı senin zihnin yarattı. Fakat sen farkında değilsin. Tıpkı bu dünyada gördüğümüz rüyalar gibi değil mi? Bu dünyadaki rüyalarda daha önce hiç keşfetmediğin bir yere gittiğini düşün. Rüyanda herkes orayı biliyormuş ama sen daha yeni keşfediyorsun. Ama aslında o yer ve orayı senden önce keşfeden herkes senin zihnin eserleri. Kısaca orayı herkesten önce sen keşfediyorsun. Şimdi soracaksın “Madem bu bir rüya neden istediğimiz hiçbir şey olmuyor?” diye. Normalde rüya görürken istediğini yapamıyorsun değil mi? Mesela büyük ihtimalle bir rüyanda bir binanın tepesinden atlayıp öldün. Peki bunu sen mi istemiştin? Hayır tabii ki de. işte biz de eğer bu hayat bir rüyadan ibaretse farkında olmadığımız için hiçbir şey istediğimiz gibi olmuyor. Ya bir gün rüyada olduğumuzun farkına varırsak?

Şimdi zaman kavrdıbına değinmek istiyorum zihnimin yarattığı değerli okuyucum; “Eğer rüyadaysak onca yıl geçti hala uyanmadık. Bu kadar uzun rüya olmaz yani rüyada değiliz.” dediğinizi duyar gibiyim. Ya da zihnim böyle demenizi istedi bilemem. Biliyorsunuz ki bu hayatta gördüğünüz rüyalar siz rüyayı görürken size saatler ve günler gibi gelebilir. Fakat bilmenizi isterim ki size o kadar çok uzun gelen rüyalar bile aslında en fazla 20 saniye. Yani evet, eğer bu hayat bir rüyadan ibaretse bu kadar uzun sürmesi normal. Inception filmini izleyenler bilir; Filmde ortak rüyada olan bir adam ve karısı o rüyada 50 yıl geçiriyor. 50 yılın sonunda uyandıklarında ise sadece uyumalarından itibaren bir kaç dakika geçtiğini görebiliyoruz. He bu arada; o filmi senin zihnin yazmış olabilir sayın yönetmen *

Bir de bu hayattaki fizik kanunları var elbet. Tüm bu fizik kanunlarını zihnimiz oluşturmuş olabilir. Ve hatta fizik kanunları ile sınırlı kalmayalım, tüm evreni zihnimiz yaratmış olabilir. Tüm bu çiçekleri, böcekleri, insanları, hayvanları, gezegenleri ve galaksileri kısaca tüm bu evrenimiz zihnimizin şahane eseri olabilir.  Belki de gerçek hayatta tüm evren bambaşkadır. Belki hayvanlar, çiçekler yoktur. Belki insan değilizdir. Dünya diye bir yer de yoktur belki. Belki de bu dünyadaki ölüm kavramı gerçek dünyaya uyanmaktır.