Cevap :

Cevap:

Herkesin tutkuyla istediği en az bir şey olmalı. Uyanıkken bile rüyasını gördüğü, ona ulaşınca dünyalara sahip olacağını düşündüğü bir düş. Gerçekleşmesini sessizce ve hırsla beklediği değil, başkalarıyla paylaşmaktan zevk duyacağı bir düş. Bülent'in de bir düşü var. Bir kaykayının olmasını çok istiyor. Bir sahip olsa o kaykaya... Üstelik herkes de biliyor onun bu tutkusunu. Niye bilmesin ki? İnsanları yok etmek pahasına sahip olacağı büyük servetlerin peşinde koşmuyor o. Bir şeye sahip olmayı isteyip ona sahip olduktan sonra onu başkalarının yararına da nasıl kullanabileceğini çok iyi biliyor Bülent. Henüz yeterince büyümediğinden olsa gerek. Gerçi ablasının ona “bızdık" demesinden çok rahatsız. Çünkü yetişkin olmanın ne çok kusur içerdiğinden haberi yok. O sadece ablasının onunla uğraşmamasını, bir de güzel bir kaykayı olmasını istiyor. Sonunda kaykay isteğiyle dolup taştığı bir günde, Bülent bir kaykaya sahip oluyor. Hem de herkesin sandığı gibi ona bu kaykayı babası almıyor. Fatih Erdoğan'ın ünlü meşe palamudu işte ilk burada devreye giriyor. Altında oturduğu ağaçtan kafasına düşen ve diğer kurumuş olanlara hiç benzmeyen yeşil bir meşe palamudu sayesinde, bankın altında güzel bir kaykay beliriveriyor. Yeşil palamudu cebine atan Bülent, yeni kaykayıyla maceradan maceraya koşuyor bundan sonra. Çünkü bu palamudu cebine koyduğu zamanlarda kaykay uçabiliyor Önce servis aracından kaçırılan valinin kızı İlknur'u kurtarıyor Bülent. Sonra intihar etmek isteyen bir gencin ölümden dönmesini sağlıyor. Son olarak da başkentte oturan ve ilacı biten babaannesine gecenin bir vakti ilaç taşıyor uçan kaykayıyla. Asıl başarması gerekense kaykay yarışmasında birinci olmak. Ama yarışmadan önce Bülent'in başına çok kötü bir şey geliyor ve palamut ortadan kayboluyor.