Cevap :

Cevap:

Bilali Habeşi dir

başarılar dilerim umarım faydalı olur

Cevap:

Açıklama:Namaz vaktini cemaate duyurmak için önceleri yalnızca “Namaza, namaza!” ifâdeleri söylenirdi. Daha sonra ise ezân-ı Muhammedî lutfedildi.

Allâh Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu.

Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, Müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu teklifi beğenmedi.

Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, Yahûdîlerin âletidir.” buyurdu.

Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “O da Hristiyanların işidir.” buyurdu.

Resûlullah’ın derdiyle dertlenen, O’nun kaygısı ile kaygılanan Abdullâh bin Zeyd -radıyallahu anh- oradan ayrılıp gitti. Uyku ile uyanıklık arasında iken kendisine ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Hemen Resûlullah’ın yanına giderek:

“–Ben uyku ile uyanıklık arasında iken biri gelip bana ezânı öğretti.” dedi.

Hz. Ömer de aynı rüyâyı görmüştü… Bunun üzerine Allâh Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“–Ey Bilâl kalk ve Abdullâh bin Zeyd’in söylediklerini tatbîk et!” buyurdu.