Cevap :

Cevap:

Merhabalar,iyi akşamlar

Çok uzatmadan cevabımıza geçelim/Ben özet gibi bişey yazdım

Tutunamayanlar, Oğuz Atay‘Tutunamayanların ilk romanıdır. 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Türk roman tarihinde yenilikler deneyen, bir dizi anlatım deneylerine girişen ve alışılmış olanın dışına çıkmış bir eserdir. Belirli bir olayı sergilemekten çok izlenimler, çağrışımlar, taşlamalar, ayrıntılar ve ruhsal çözümlemelerle oluşmuştur. Bir grup Türk aydınının toplumla uyumsuzlukları söz konusu edilerek buradan çağdaş bireyin kendi ve çevresiyle olan problemleri işlenmiştir.

Tutunamayanlar, içeriğiyle ve içeriğini sunuş tarzıyla klasik roman geleneğine karşı bir başkaldırıdır.

A. Tutunamayanlar Kısa Özet

Genç bir mühendis olan Turgut Özben yakın arkadaşı Selim Işık’ın kendini bir tabancayla vurarak intihar ettiğini gazetelerden öğrenir ve arkadaşının ölümünden çok etkilenir. İntiharın sebeplerini merak ederek konuyu araştırmaya başlar. Turgut, Selim’in arkadaşlarıyla tanıştıkça Selim’in farklı yönlerini de öğrenmeye başlar. Selim’in birçok arkadaşına ulaşır.  Turgut Özben Selim’le ilişkisi olan Günseli adlı bir kızla da tanışır. Günseli, Selim’e bir toplu gezintide rastlamıştır. Selim, sıkıntılı ve asık suratlıdır. Günseli, Selim’i avutmaya çalışmış fakat başaramamıştır. Günseli, Selim’in bir küs bir barışık olduğu sevgilisidir.

Aradan bir ay geçtikten sonra Selim Günseli’yi telefonla arar, böylece tekrar buluşurlar. Günseli ile Selim’in ilişkileri gitgide ilerler. Ancak Selim evlenmeye yanaşmaz. Çünkü Selim, kuşkulu birisidir ve geleceğe güveni yoktur. İnançsız biri olduğu gibi aile düzeninden de hoşlanmayan bir adamdır. Selim’in tüm benliğini ölüm korkusu sarmıştır. En sonunda Günseli’ye bir mektup göndermiş ve ardından intihar etmiştir.

Turgut, araştırmaları boyunca Selim’in farklı bir yönünü görüp öğrenmiştir. Onun hayata tutunamayan biri olduğunu düşünürken Selimle birlikte kendini de yeniden keşfetmeye başlamıştır. Selim, son günlerinde “Tutunamayanlar” üstüne bir ansiklopedi hazırlamaya girişmiş ve kendisine de bir madde ayırmıştır.

Turgut Özben bu araştırmaları yaparken yavaş yavaş kendi benliğini tanımaya başlamıştır. Selim’in hayatını irdeleyen Turgut, kendisinin de tutunamayanlardan birisi olduğunu fark etmeye başlar. Bu gerçek Olric’le yaptığı içsel konuşmalarda ortaya çıkmakta, Selim’in hayatı ve düşüncelerinden çıkardığı sonuçlara göre belli olmaktadır. Turgut, tıpkı Selim’in de fark etmiş olduğu gibi kendisini de birtakım törelerin, alışkanlıkların yönettiğini fark etmeye başlar. Gitgide hayatla olan bağını yitirmeye başlar. Evinden ayrılır. Bir trene binip gider. Ve bir gün trende karşılaştığı bir yolcuya bu hayat hikâyesini yazılı olarak verdikten sonra ortalıktan kaybolur ve bir daha ortaya çıkmaz.

B. Konu, Tema ve Çatışma

Konu: Roman; hangi düşünceye tutunmaya çalışırsa onun anlamsızlığının farkına varan bir aydınının kendisiyle girdiği acımasız savaşı kaybederek intihara sürüklenişini, Turgut Özben adlı kahramanın da intihar ettiği söylenen arkadaşı Selim Işık’ın hayatını ve ölüm nedenini çözmeye ve onu anlamaya çalışması etrafında gelişmiştir.

Tema: Yalnızlık ve ölüm

Çatışma: Bireyin iç dünyasında yaşadığı çelişkiler

C. Olay Örgüsü

Romanda belli bir olay zinciri yoktur. Tutunamayanlar olaydan çok bir karakter romanıdır. Anlatım daha çok figürlerin, özellikle Turgut Özben’in içinden geçirdiklerinde, onun ruh dünyasında yoğunlaşır.

Olay, XX. yüzyılın ikinci yarısında, “bir gece, Turgut’un evinde…” ifadesiyle başlar ve Selim’in intiharı çevresinde oluşur.

Turgut Özben, Selim’in izinden onun intiharı hakkında bilgi toplarken kendisi de günden güne dış dünyadan içine, kendi dünyasına kayar, kendi kendine konuşur.

Konu düzenli ve tutarlı düşünceler şeklinde; gerçek hayatta olduğu gibi insanın aklından geçenler bazen şaşırtıcı atlamalar ve çağrışımlarla oluşmuş bir akım hâlinde yansıtılır.

Bir tarafta Batı kültürüyle rastgele bezenmiş, yerleşik küçük burjuva yaşantısının sıkıcılığı ve sıradanlığı dururken diğer tarafta sanatçı ruhlu insanların toplum kurallarıyla olan çelişkileri ve iç hesaplaşmaları ortaya koymuştur.

Sonuca doğru konu-olay tutarlılığı içinde ilerlemek yerine, olayların içerisindeki ayrıntıların üzerine giden, olayların zincirleme örgüsünü sıralı biçimde okuyucuya vermeyen “gel-git” bir yapı romana hâkimdir.

Ayrıntılar ve açıklamalar çoğu zaman ardışık düzende verilmemiştir.

Karakterler salt olayları vurgulamak veya serüven yaşamak için değil, tersine ruhsal yapılarını çözümlemek için yaratılmıştır.

Romanın sonunda “Tutunamayanlar Ansiklopedisi” yazılmıştır. Bu ansiklopedide ünlü kişilere değil de orta ve alt tabakada yer alan, toplumla uyuşamayan insanlara yer verilmiştir. Ciddi, bilimsel anlamda ansiklopedi yazan kişilerle alay edilir.

Seçkin insanların hayatları yerine sıradan insanların hayatlarının da önemli olduğu ve bunların da romana konu olması gerektiği fikri savunulmuştur.

D. Mekân (Yer) ve Zaman

Mekân: Olay, burjuva takımının çok bulunduğu İstanbul’da geçmektedir. Modern yaşamın karmaşıklığından yola çıkılarak yazılan bu eserde mekân unsuru önemsizdir. Bu nedenle çevre betimlemelerine yer verilmemiştir. Kişiler çevrelerinden bağımsızdır.

Zaman: Net olmamakla birlikte İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki bir dönemi işaret etmektedir.

E. Kişiler

Selim Işık: Romanda sözü en çok edilen kahramandır. Ancak Selim, romanda daha ziyade duygu ve düşünceleriyle yer alan soyut bir varlıktır.

Turgut Özben: 1933 doğumludur. Tutunandan tutunamayana dönüşün simgesidir. Selim’in intiharına kadar olan zaman diliminde Turgut evli, iki çocuk sahibi, mühendistir ve rahat bir hayat sürmektedir. Fakat Selim’in intihar haberi ve devamındaki süreç Turgut’un da değişim sürecidir. Çocukluğu İkinci Dünya Savaşı yıllarında geçmiştir. Turgut’un çocukluğunda etkili olan bir diğer önemli özellik de Türkiye’nin geçirmiş olduğu kültür ve medeniyet değişikliğidir. Bu değişme sürecindeki çelişkilerden ister istemez Turgut da etkilenmiştir.

Süleyman Kargı: Onun hayatına ve kişilik özelliklerine çok fazla yer verilmez. Turgut’un, Selim’in intiharını aydınlatma gayreti sırasında tanıştığı biridir, Selim’in bilinmeyen taraflarının aydınlanmasına yardımcı olur. Onu romanın üç aydın kahramanından biri olarak değerlendirmek mümkündür. Süleyman Kargı’nın kişilik yapısı diğer ikisine göre daha tutarlı gibidir. En azından aklı ile duygularını birleştirebilmiş, dengeli ve sağlıklı bir ruh yapısına sahiptir. Bu bakımdan tutarlı ve mantıklıdır. Çok okuyup yazdığı için çevresinde “feylesof” olarak tanınmaktadır.

Nermin: Turgut’a maddi anlamda yardım eden biridir.

Metin: Selim – Turgut ikilisinin karşıt kutbudur. Selim’in yüklendiği doğruluk, samimiyet, iyi niyet gibi özelliklerin tersine Metin bayağılığın, samimiyetsizliğin, çıkar peşinde koşmanın simgesidir.

Metin ne kitap okur ne de doğru düzgün bir müzik zevkine sahiptir. Ortaöğrenimini güçlükle tamamlamıştır; kendisini geliştirmek, bilgilenmek, çeşitli problemler üzerinde düşünmek gibi özellikleri yoktur. Günübirlik yaşamaktadır, sığ bir hayatı vardır; Selim’in beğenmediği, Turgut’un ise inceden inceye alay ettiği Metin, toplumun eğitimsiz, cahil, zevksiz insanlarını yansıtır gibidir.

F. Tutunamayanlardaki Anlatıcı ve Bakış Açısı

Romanda belli bir anlatıcı figürü yoktur. Romanın değişik yerlerinde anlatıcı el değiştirir. Anlatımı kimi Turgut, kimi zaman Metin, kimi zaman da Süleyman Kargı yapar.

Birinci alt anlatıda, anlatıcı Turgut Özben’in iç diyalog ve iç monologlarıyla karışmış şekildedir. Bu durum, roman boyunca devam edip gider. Hatta bazı sayfalarda iç diyaloglara hayalî bir şahıs olan Olric de katılarak anlatıcı farklı bir boyut daha kazanır.

Anlatıcıların farklılık göstermesi bir bakıma roman tekniği açısından başlangıçta bir kusur gibi görünse de yazar bu durumu lehine çevirerek okuru daha uyanık kılmış ve onu romanın içine katmayı başarmıştır. Bu da postmodern romanın en önemli özelliklerinden biridir.

G. Anlatım Teknikleri

Romanda en çok kullanılan anlatım tekniği “bilinç akışı”dır. Kahramanların duygu ve düşünceleri düzensiz bir şekilde doğrudan doğruya aktarılmıştır.

Zaman zaman kahraman Turgut Özben’in kendi kendine konuşması, düşündüklerini kendine söylemesi “iç monolog” tekniğinin de kullanıldığını göstermektedir.

Romanda yer yer başkalarında ait şiirlere yer verilmesi ise montaj tekniğine örnektir.

H. Romandaki Dil ve Üslup

Romanın dili sade ve anlaşılır tarzdadır ve anlatım akıcı bir şekilde ilerlemiştir.

Türkçenin kullanım özellikleri ve yapısı bozulmadan her bölümü ayrı bir lirik akışla yazılmıştır.

Eserde yazarın zengin bir söz dağarcığı olduğu görülmektedir.

Roman türünün dışında şiir, şarkı ve deneme gibi farklı anlatılara yer verilmiştir. Bu bölümler, romanla bütünleşerek ayrı bir hava yaratmıştır.

Cumhuriyetin ilanından sonra Türk insanının sosyo-psikolojik serüvenine ve bu serüvende ülkenin geçirdiği değişime yer verilmiş, çoğunlukla eleştirel bir dil kullanılmış, ülkenin geçiş sürecindeki uyum sorunu eleştirel bir bakış açısıyla verilmiştir.

Yeni yetişen genç kuşağın, sosyal ve kültürel yaşama uyumu, eğitimde yaşadığı sorunları ve bu sorunların bir önceki kuşakla nasıl bir duygusal çatışmaya dönüştüğü ustalıkla tahlil edilmiştir.

I. Romanda Etkili Olan Edebî Akımlar

Yerleşik kurallara ve toplumun yaşadığı çöküntüye isyan anlatılarak, modern yaşam sorgulanmış, postmodern anlayışla yazılan romanda sürrealizmin etkisi görülmüştür.

Açıklama:

Eğer cevabımı beğendiysen en iyi seçebilirsin <3

#Eödevcevabımısilme

#AlonexXxAnqell

#Eniyiseçermisin<3