Cevap :
Müzik ve diğer sanat dalları arasında nasıl bir ilişki vardır?
Sanatın Sınıflandırılması
Biçim verilen malzeme değiştikçe, sanatın değişik adlara ayrılması mümkün olabiliyor. Ancak, sanatı sınıflandırırken sadece malzeme yönüyle sınıflandırma yapmak mümkün değildir. Malzemenin yanı sıra, ifade ediş biçimi veya daha kapsamlı bir ifadeyle yaratıcılık, bu sınıflandırmada önemli bir etkendir. Sözgelimi, bir heykeltıraş da ağaca biçim verebilir, bir marangoz da… Fakat heykeltıraşın ağaca biçim verişteki ifade tarzı ile, marangozun biçimlendirmesindeki ifade tarzı aynı değildir. Heykeltıraş biçimlendirmesini alışılmışın dışında, yeni ve özgün bir biçimde yaparken, marangoz ise alışılmış, bilinen veya tekrar edilen bir biçimlendirme yapar. Bu bakımdan sanat genel olarak önce iki gruba ayrılır: a) Pratik sanatlar / endüstriyel sanatlar (zanaat), b) Güzel sanatlar.
Güzel sanatlar deyince aklımıza, insan yaratıcılığı, insanın ilk çağlardan bu yana kendini ifade ettiği, tam yetkinleşemediği dönemlerde, çizgi, boya, kil yoluyla içini döktüğü biçimler, desenler, çeşitli oluşumlar geliyor. Yetkinleştiği dönemlerde ise, örnekler çok çeşitli. Sözgelimi, ünlü Rönesans sanatçıları, yapılar, anıtlar, köprüler, müzeleri dolduran resimler, sonra şiirler ya da Mimar Sinan’ın camileri, çeşmeleri, köprüleri .. Derken günümüzün sanat eserleri, insan aklıyla duygularının estetik beğenisiyle yaratıcı gücünün ortaya koyduğu, bilim ve teknolojinin de en üst seviyelerindeki çağımız sanatçılarının sanat ürünleri : Çağdaş resim, heykel, roman, tiyatro, sinema, çelik ve cam yapılar, incecik kullanım eşyaları, sesin, ışığın, rengin, oyun gücünün birleştiği büyük sahne olayları, türlü tasarımlar.
Acaba güzel sanatları nasıl sınıflandırabiliriz?
Geleneksel ve çağdaş olmak üzere iki biçimde sınıflamak, bize bazı kolaylıklar getirebilir.
Geleneksel sınıflama, güzel sanatları, hitap ettiği duyu organlarına göre sınıflar. Sözgelimi “görsel sanatlar” (plâstik sanatlar), göze ve görmeye dayanan sanatları, resim, heykel, mimari gibi dalları bir grupta topluyor. Fonetik sanatlar, müzik ve türleri ile edebiyatı; ritmik sanatlar ise, hem görme ve hem de hareketle ilgili olan sinema, opera gibi sanatları kapsamaktadır.
Ancak, bu sınıflandırmanın ister istemez dışında kalabilen bazı türler de olabiliyordu. Sözgelimi, karikatür veya seramik gibi. Bu sebeple, daha çağdaş bir sınıflandırmaya gerek duyulmuştur. Bu sınıflama, söz konusu edilen sanat dalının niteliği ve tekniği gözönünde bulundurulmaktadır. Buna göre, şöyle bir sınıflandırma yapılabilir :
Yüzey Sanatları : Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, yani bir eni ve bir boyu olan kâğıt veya tuval üzerine, bir duvar ya da kumaş üzerine uygulanan sanatlardır: Resim ve türleri ( yağlı boya, sulu boya, baskı sanatları, afiş, grafik çizimler ), duvar resmi, minyatür, karikatür, fotoğraf, batik, süsleme vb.
Hacim Sanatları : Üç boyutlu sanat çalışmalarıdır. Sözgelimi heykel, seramik, anıtlar gibi.
Mekân Sanatları : İç ya da dış mekânı içine alan ya da düzenleyen sanat dallarıdır. En başta mimarî olmak üzere (bahçe mimarîsi, peyzaj mimarîsi), çevre düzenlemesi gibi mekâna ilişkin tüm tasarım çalışmaları.
Dil Sanatları : Edebiyat ve yazı türlerini kapsayan sanatlardır: Roman, hikâye, şiir, deneme, tiyatro metni, film senaryosu vb. gibi.
Ses Sanatları : Müzik ve bütün türlerini kapsayan sanatlardır : Halk müzikleri, klâsik müzikler gibi.
Hareket Sanatları : İnsanın, bedeniyle anlatım gücü kazandırdığı sanatlardır: Bale, dans türleri, halk dansları, pandomim vb.
Dramatik Sanatlar : İnsanın, eyleme dönüşmüş ifadelerle kendini veya bir olayı, bir olguyu anlattığı sanatlardır: Tiyatro, opera, müzikal oyun, kukla gibi sahne sanatları, sinema, gölge oyunu gibi türleri buna örnek olarak gösterebiliriz.
Böylece, bütün sanat dallarını içine alan bir sınıflandırma yapmış olduğumuzu söyleyebiliriz.
İşitsel Sanat Nedir?
Ses Sanatı
Ses Sanatı (ya da İşitsel Sanat) 1970’lerin sonlarında önemli bir kategori düzeyine ulaşırken bütün dünyadaki sanatçıların sesler kullanan çalışmalarla ilgilenmeleriyle birlikte 1990’larda da iyi bilinen bir konuma gelmişti. Sesler doğal insan sesleri, müzikal, teknolojik ya da akustik olabilirken, eserler de resim ve heykelin yanı sıra Montaj, Enstalâsyon, Video, Performans ve Kinetik Sanat şekline bürünebiliyordu.
Ses sanatının kökenleri 20. yüzyılın başlarına götürülebilir. Müzik ile sanat arasındaki ilişki, soyutlamanın gelişmesinin arkasındaki itici güçtü. Gürültüler sanatı Fütüristler ile Dadacılar tarafından keyfedilmiş ve 1950’lerde Amerikalı besteci John Cage tarafından geliştirilmişti. Cage, ‘sessiz’ çalışması 433′te (1952) esinlendiği önemli bir kaynak olarak, ‘ışıklar, gölgeler ve parçacıkların havaalanı’ diye nitelediği Robert Rauschenberg’in White Paintins’ini (1951) aktarmıştı. Müzik’i sesler ve gürültüler bileşimi olarak yeniden tanımlayan Cage, l950’li ve 1960’lı yılların görsel sanatçıları, özellikle de isimleri Beat, Neo Dada, Fluxus ve performans sanatıyla (ki bunlar 1970’lerin ses ve performans sanatçıları Laurie Anderson ve Robert Wilson’ın gözünde de etkili olmuş hareketlerdi) beraber anılan sanatçılar nezdinde önemli bir figürdü.
Rauschenberg’in kariyerinde şu önemli eserler yer alıyordu Tualin arkasındaki üç radyo ve yüzeyde iki ayar düğmesiyle bır kombine resim olan Broadcast (1959); İsveçli mühendis Billy Klüver’le (1927 – ) işbirliğiyle yapılmış bir heykelvari ses ortamı olan Oracle (1962— 1965); yıkılmış sandalyeler imajı vermek için izleyicilerin sesleriyle etkinleşen gizli ışıklarıyla devasa bir pleksiglas ekran olan Soundings (1968). Soundings, sanatçıların yeni teknolojilerle deneyler yaprnasını kolaylaştıran bir kurum olan E.A.T.’nin mühendis üyeleriyle birlikte yapılmıştı.
İlk ses eserlerinin birçoğu 1964’te New York’ta Cordier &Ekstrom galerisindc “For Eyes and Ears” sergisinde gösterilmişti. Bu sergide Dadacılar Marcel Duchamp ve Man Ray’in gürültü çıkaran nesneleri, Klüver’in ses enstalâsyonu. Rauschenberg ile kinetik sanatçılar Jean Tinguely ve Takis gibi çağdaş uygulamacıların eserleri, ayrıca sanatçılar ile besteciler, sanatçılar ile mühendislerin işbirliğiyle ortaya çıkardıkları çalışmalar yer alıyordu.
Amerikalı Lee Ranaldo (1956 doğumlu) ve İngiliz Brian Eno (1948 doğumlu). Müzikal fonlarıyla tanımlanmaktan ziyade onlarla zenginleştirilen görsel sanat parçaları üretmişlerdi. Eno ayrıca, Anderson gibi ses sanatçıları ve Mimmo Paladino gibi başka görsel sanatçılarla çalışmıştı. Nasıl Anderson, Ranaldo ve Eno yüksek sanat ile popüler kültürün kimi yönlerini kaynaştırmayı başarmışlarsa, son dönemin ses sanatı da ku1üp kültüründen ve elektronik müziğin kullanılmasından beslenmektedir. İngiliz Robin Rimbaud, nam—ı diğer Scanner, kulüp, radyo ve televizyon için ses kolajları yaratmış; ayrıca, Avusturyalı Katarina Matiasek (1965 doğumlu) ve İngiliz Paul Farrington, nam—ı diğer Tonne gibi sanatçılarla işbirliğine girmiştir. 2000′de Londra’da Hayward Gallery de düzenlenen “Sonic Boom: The Art of Sound” sergisi, görsel sanatlarla bağlantılı olarak sesten faydalanan çağdaş sanatçıların sayısında büyük bir artış olduğunu gösteriyordu. Ses sanatı izleyiciyi pek çok duygusunu harekete geçiren algı deneyimlerine açmanın yanı sıra, esnek ve görece hala keşfedilmemiş bir araç olarak da dijital teknolojide ve internette yeni gelişmelere açıktır.
Kaynak: http://www.cerezforum.com/bilgibank/53486-isitsel-sanat-nedir.html#ixzz2IF33JtfP