Cevaplandı

arkadaşlar beraat kandili dursun ali erzincanlı vidyo su da sonlarda şiiri yazarmısınız yada bilen varmı​ acil lütfen

Arkadaşlar Beraat Kandili Dursun Ali Erzincanlı Vidyo Su Da Sonlarda Şiiri Yazarmısınız Yada Bilen Varmı Acil Lütfen class=

Cevap :

Açıklama:

Affetmek büyüklüğün şanındandır

Ve Allah en büyüktür

Her insanın içinde hakka ve hakikate mızrak atan bir vahşi vardır

Kimi o vahşiyi Allah’ın kelamıyla tanıştırır

Ve ölene dek nur nebinin nazarlarının hasretiyle yaşar

Fahr-i kainat efendimizin en acılı günlerinden biri

Hiç kuşkusuz “Uhud Savaşı” günüydü

Birçok ashabı ile beraber çok sevdiği amcası Hz. Hamza o gün şehit olmuştu

Hem de ne Şehit! Uzuvları kesilmiş, ciğerleri çıkarılmış bir şehit

Efendimiz (s.a.v) o gün öyle bir acı yaşamıştı ki

Ne zaman uhud gününü ansa

“O gün ölmek için güzel bir gündü” buyururdu

Uhud savaşı bitmiş herkes evine dönmüştü

Efendimiz (s.a.v) Medine’ye girdiği zaman her yerden feryatlar yükseliyordu

Her eve ateş düşmüştü

Efendimiz (s.a.v) Hz. Hamza’nın evine gelince

Hıçkırıklarla ağlamaya başladı ve şöyle buyurdu

“Her şehidin ağlayanı var ama benim amcamın hiç ağlayanı yok ”

Rasulullah’ın ağlamasını ve bu sözlerini duyan sahabe

Kendi şehitlerine ağlamayı bırakıp Hz. Hamza’nın evine koştular

Ve Rasulullah’ın (s.a.v) acısını paylaştılar

işte bugünün, bu acının mimarlarından biri de Hz. vahşi’ydi

O uhud’a gelirken köleydi

Efendisi eğer Hamza’yı öldürürse onu kölelikten azad edecekti

Ve servete boğacaktı

Hz vahşi mızrağını hürriyet ve dünya malının dışında

Nelere mal olacağını bilmeden fırlattı

Mızrak Hz. Hamza’ya şehitlerin efendiliğini sunmuştu

Hz Vahşi’ye ise ömür boyu sürecek pişmanlığı

Hz Hamza’nın şehadetinden sonra Vahşi bin Harb Mekke’ye döndü

Mekke’nin fethinden sonra Taif’e kaçtı

Fakat Taifliler de İslam’a girmek için

Rasulullah’ın(s.a.v) yanına gidiyorlardı

Vahşi sonunda kaçacak bir yerinin olmadığını düşündü

çünkü nereye sığınsa İslam peşinden gidiyordu

Adeta amcasını öldürdüğü Hz. Muhammed (s.a.v) kendisini takip ediyordu

Ve birgün bir haber aldı Vahşi

Rasulullah (s.a.v) kendisini İslam’a davet ediyordu

Bu davet olabilecek bir şey değildi

Çünkü Peygamberin(s.a.v) öz amcasını

Sadık dostunu hunharca katletmişt

Affedilmesi mümkün değildi.

Yoksa Peygamber kan davası güttüğü için mi böyle bir davet yaptı

Vahşi’yi yakalayıp öldürmek için mi

Fakat Hz. Peygamber(s.a.v) Hiçbir zaman yalan söylememiştir

Hz Vahşi bu duydular içerisinde Efendimize bir mektup gönderir

“Ya Muhammed!

Beni nasıl Müsülman olmaya çağırıyorsun ?

Sen demiyor musun ki Allaha şirk koşanlar

Allahın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürenler

Zina edenler günahlarının cezasını çekecekler

Kıyamette o büyük duruşma gününde

Cezaları katmerli olacak, azap ve zillet içinde ebedi kalacaklardır

Halbuki ben bunların hepsini yaptım

Benim gibi birisi kurtulabilir mi

Gelen bu mektup üzerine

Allah’u teala Peygamber efendimize Furkan suresi 70. ayeti inzal buyurdu

“Ancak şu var ki dönüş yapıp iman edenler

Güzel ve salih amel işleyenler bundan müstesnadır.

Allahı onların kötülüklerini iyiliklere

Günahlarını sevaplara çevirir

Çünkü Allah Gafurdur Rahimdir.”

Fahr-i Kainat Efendimiz vakit kaybetmeden

bu ayeti cevap olarak yazar ve Vahşi’ye gönderir.

Kısa bir süre sonra Hazreti vahşiden bir mektup daha gelir

“Allah bir kulunun tereddütleri karşısında Peygamberine ayetler gönderir

Hidayet bulması için o kulunun tereddütlerini ortadan kaldırıyor”Hazreti Vahşi mektubunda şöyle der

“Ya Muhammed! Dönüş yapıp iman etme

Güzel ve makbul işler işleme çok çetin bir şarttır

Bana kalırsa ben bu işin altından kalkamam”

Vahşinin bu mazereti karşısında

Efendimize Nisa suretinin 48. ayeti nazil olur

“Şurası muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez

Ama bunun dışında ki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder”

İnan bu ayetlerle Allah peygamberi aracılığıyla bir kuluyla

Daha doğrusu kullarıyla konuşuyor

Peygamber efendimiz kendisine vahyolunan bu ayeti de yazar ve haber gönderir

Vahşi gelen bu habere yine mektupla cevap verir

“Ya Muhammed ! Bu mektupta affetmek Allahın hikmet ve iradesine bağlanmış

O dilediği kimseleri affedeceğini söylüyor.

Bilmiyorum Allah beni bağışlar mı, bağışlamaz mı ?”

Vahşi bin harbin bu bitmez tükenmez tereddütleri karşısında

Allah-u Teala Hazreti Vahşi nin şahsında tüm insanlığa

Zümer suresinin 53. Ayeti ile seslenir

“Ey Şanlı Nebi Sen şunu tebliğ et

Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede illeri giden kullarım

Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin Allah bütün günahları bağışlar

Çünkü o Gafur ve Rahimdir çok affedicidir merhamet ve İhsanı boldur ”

Yeni inen bu ayet hemen Vahşi’ye ulaştırılır

Hz Vahşi kendisine gelen bu ayeti okuyunca önce sevinir

Zira tam istediği cevabı almıştır

Derhal İslam’a girer ve Müslüman olur

Sahabe efendilerimizden bazıları bu yaşananlar karşısında hemen Efendimize (s.a.v) gelip

“Ya Resulallah! Bizde Vahşi’nin yaptığı gibi yapmıştık

Vahşi’ye vaad edilenler bizim için de geçerli mi?” diye sorarlar

Fahr-i kainat efendimiz hepimizi ümitlendirecek ve sevindirecek şu cevabı verir

“Bu şartlar ve vaadler tüm Müslümanlar için geçerlidir.”

Peygamber efendimiz bu ayetin getirdiği müjdenin

büyüklüğüne dikkatlerimizi çekmek için şöyle buyurmuştur:

” Bu Ayeti dünyaya ve dünyada bulunan hiçbirşeye değişmem.”

Evet affetmek büyüklüğün şanındandır ve Allah en büyüktür.

En büyük olan Allah kullarını affetmek için geceler yarattı

Bu gece Berat gecesidir

Yüreğimizdeki vahşinin tövbe vakti gelmedi mi ?

Ellerimizi semaya kaldırmak ve af dilemek için bir bahanemiz yok mu ?

sözlerini yazdım