Cevap :
Nils Holgersson, insanları kızdıran ve hayvanlara eziyet eden bir çocuktur. Günün birinde cüce bir büyücü onu parmak çocuğa dönüştürür ve Nils, harika bir yolculuğa çıkar. Çiftliklerindeki genç erkek kaz Martin ile yaban kazlarından oluşan bir sürüye katılarak kuzeye uçar ve heyecan dolu bir macera yaşar.
Umarım işine yarar
İYİ DERSLERR:))
Umarım işine yarar
İYİ DERSLERR:))
Cevap:
Bir zamanlar bir çocuk vardı, adı Nils Holgersson’du. Güney İsveçli fakir bir çiftçinin oğluydu. Uzun boylu, sarı saçlı, iri yapılıydı. Fazla bir işe yaramayan bir çocuktu, en sevdiği şeyler ise yemek yemek ve uyumaktı. En çok da ortalığı karıştırmaktan zevk alırdı.
Bir pazar sabahı kiliseye giden anne babası onu evde yalnız başına bıraktı. Onlar dönene kadar İncil’den bir dinsel öğüt okuyup ezberlemesi gerekiyordu. Nils okumaya başladı, ancak kafası bir şey almıyordu, zaten kısa bir süre sonra da uykuya daldı. Uyandığında, annesinin büyük demir sandığının kapağının açık olduğunu gördü, sandığın kenarında ata biner gibi minnacık şişman bir cüce oturuyordu. Nils bulduğu küçük bir ağla usulca cüceye yaklaştı, ani bir hamleyle ağı üstüne atıp onu yakaladı. Cüce kendisini serbest bırakması için Nils’e yalvardı, ailesine bir sürü iyilik yaptığını söyleyip parateklif etti. Çocuk buna razı oldu, ancak şişman cüce ağdan henüz yarı yarıya kurtulmuşken verdiği sözden dolayı pişman olunca ağı tekrar kapattı. Tam o sırada suratına korkunç bir tokat yedi, tokatın tesiriyle de adeta yerinden uçtu ve başını duvara çarpıp olduğu yere yığılıp kaldı. Bayılmıştı.
Kendine geldiğinde, oda ona garip bir değişikliğe uğramış gibi geldi: daha büyük ve daha yüksekti, sanki bütün cisimler olağanüstü büyümüştü. Daha önce birkaç adımda ulaştığı masaya ulaşabilmesi için şimdi eskisinden on misli daha fazla adım atması gerekmişti. Bir sandalyenin üzerine, ancak sandalyenin bacağına güçlükle tırmanarak çıkabildi. Sonunda masanın üzerine ulaştığında, orada bulunan bir aynaya gözü takıldı. Birden aynanın içinden bir başka cücenin kendine baktığını gördü, birincisi kadar küçüktü bu da, ancak aynı kendisi gibi giyinmişti. Nils aynanın arkasına da bir göz attı, ama orada kimse yoktu. İşte o zaman kendisine büyü yapılarak şişman çirkin bir cüceye dönüştürüldüğünü, aynada gördüğü cücenin de bizzat kendisi olduğunu anladı.
Nils öylesine mutsuz oldu ki kendisini eski haline dönüştürmesi için az önce üstüne ağ attığı cüceyi aramaya başladı. Ancak ona hiçbir yerde rastlayamadı; ne evde, ne avluda ne de ineklerin bulunduğu ahırda. Bu sırada, birdenbire hayvanların dilini anlayabildiğini fark etti. Ama ne inekler, ne kedi ne de tavuklar ona yardım etmek istemedi, çünkü onlara her zaman kötü davranıyordu
bu şekide buldum