Ilhanka0404
Cevaplandı

nezaket kurallarına göre mutlu bir ailenin bir günlük hayatını yazınız (2 sayfa olacak şekilde)​

Cevap :

Cevap:

Açıklama:

aşkalarına karşı incelikli ve saygılı davranma, naziklik, incelik ve zarafettir nezaket.

Nezaketi, inceliği tabiatının bir gereği haline getiren; önce kendine sonra da karşısındakine saygılı olmasını bilen insanların, ihtiyaçlarını daha kolay temin edecekleri ve daha çok mutlu olacakları açıktır. Nezaketsizlik ise kin, nefret, saygısızlık, çatışma ve gerginlik yaratan davranış olarak tanımlanır. Nezaket kuralları insanların birbirine kibar ve incelikli davranmasını  vurgular.

Çocuğu zorlamadan kazandırılan nezaket kuralları, toplum tarafından onay görür. Onay gören çocuğun aidiyet ve özgüven duygusu gelişir. Toplum hayatında insan ilişkileri önemli bir yer tutar. Nezaketi, inceliği, yaşamın bir gereği haline getiren; önce kendisine sonra da karşısındakine saygılı olmasını bilen insanların, ihtiyaçlarını daha kolay temin edecekleri ve daha mutlu olacakları açıktır. Kimi zaman bir teşekkür, kimi zaman bir çiçek, çözülmesi zor birçok meselenin üstesinden gelebilir.

Teşekkür etmek, teşekküre cevap vermek, lütfen kelimesini kullanmak, karşımızdaki bireye ismiyle hitap etmek, birisi geldiğinde ayağa kalkmak, selam vermek, iyi bir dinleyici olmak nezaket kurallarından bazılarındandır.

Kimi zaman bir teşekkür kimi zaman bir çiçek hallolması zor bir meselenin üstesinden gelebilir.

Çocuğa nezaket kuralları nasıl benimsetilmeli?

•  Yetişkinler iyi bir model olmalı. Eğitimin ilk öğretmenleri anne-baba olduğu için öncelikle birbirine karşı saygılı ve nazik olmalılar. Bu nedenle çocuğunuz, eşinize karşı saygılı olduğunuzu görsün ve bunu hissetsin. Hayatın akışı içerisinde zaman zaman eşler arasında tartışmalar çıkabilir. Eşler birbirini şikâyet ederek, çocuğu hakem tayin etmemelidir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da çocuk tartışmaya tanık olmuşsa aynı konunun çözümlendiğine de tanık olmalıdır. Sözgelimi tartışma çocuğun önünde olup çözüm başka yerde olmamalıdır.

•  Nezaketi, saygıyı aile içindeki tüm bireylerin benimsemesi gerekir. Ailesi tarafından kibar davranılan çocukların görgü kurallarını öğrenmeleri daha kolay olur. Kimi yetişkinler sosyal kabul için aile ortamının dışında nazik ve kibar olurken maalesef aile içerisinde aynı nezaket ve inceliği göstermez. Dışarıdaki insanlara "Teşekkür ederim", "Lütfen" gibi ifadeleri nasıl kullanıyorsak aynı ifadeleri çocuğumuza hitap ederken de dilimizden düşürmemeliyiz. Ayrıca çocuklar zaman zaman çevresindekilerce, "Hadi şu amcaya bir küfret" gibi ifadelerle argoya zorlanabilmektedir. Ebeveynler, bu tür ortamların oluşmasına izin vermemeli ve "lan, hişt..." gibi hitaplardan kaçınmalıdır.

•  Erken yaşlardan başlayarak yumuşak dokunuşlar ve nazik kelimelerle çocuk öğrenmeye başlar. Örneğin; çocuğunuz canınızı acıtacak şekilde saçınızı çektiğinde ona bağırmayın. Bunun yerine, çocuğun elini yavaşça gevşeterek ve sakin bir şekilde "Bunu yapmak yok", "Nazik ol" gibi ifadelerle yaptığının yanlış olduğu anlatılabilir. Çocuğa aile içerisinde yaşına göre provalarla zorlamadan aşağıda sıralanan konular işlenmelidir. Çocuğunuzun kendi cümleleriyle kendini tanıtmasını sağlayabilirsiniz. (Çocuğun konuşmaya başlamasıyla birlikte öğretilebilir.) Bu yaşta çocuk selamın anlamını çok bilmese de bu davranışıyla toplumda sosyal kabul görür. Bu da çocuğun hem özgüven gelişimini destekler hem de bu davranışlar çocuğun davranış özellikleri haline gelir. Neden ve nasıl özür dilenir? (3 yaşından itibaren işlenebilir.) Sofra adabı nasıl olmalıdır? (3 yaşından itibaren işlenebilir.) Misafir karşılama ve uğurlama nasıl olmalıdır? (4 yaşından itibaren işlenebilir.) Kapı çalma şekli nasıl olmalıdır? (3 yaşından itibaren işlenebilir.)

•  Baskı yapmayın, çocuğunuzu bir başkasıyla karşılaştırmayın. Çocuğunuzu topluluk önünde kibar davranma konusunda utandırmayın. Bu tür davranışlar çocuğunuzun kendisine ve size karşı saygısını zedeler. Utanç ve öfke duygusundan başka bir işe de yaramaz. Görgü kuralları, ona örnek olarak öğretilmelidir. Mutlaka uyarmak gereken bir durum var ise çocuğu nazikçe bir kenara alarak, utandırmadan konuşulmalıdır.

•  Sınırlarınızı kontrol edebilir. Çocuğunuzun özellikle 4-6 yaşları arasında muziplikleri artar ve inat davranışlarıyla sizi kışkırtır. Bu durum çocuğun gelişiminde bir süreçtir. Çocuk bu tür davranışlarıyla disiplin sınırlarınızı kontrol ederek kişiliğini oluşturmakta, sınırları ve yasakları öğrenmektedir. Çocuğun bu sınırları ve yasakları öğrenmesi sizin tavırlarınıza bağlıdır. Çocuğun muzipliklerini ve kışkırtmalarını gülerek karşılarsanız ve bu tür davranışlarını zekâsına bağlarsanız, çocuk kendi sınırlarını kendisi belirler. Çocuğun bu davranışlarını, katı disiplin ve şiddetle karşılarsanız bu defa da katı itaat kültürüyle yetişmiş, kendine güvenmeyen ve hakkını aramaktan çekinen, saygı ve itaatte sosyal sınırların ne olduğunu ayırt edemeyen kişilikler ortaya çıkar. Uygun olan yaklaşım, anne-baba ortak tavırla, kıvamında bir otorite ile çocuğa, yanlış olan ve yapmaması gereken davranışlarla doğru olan ve yapması gereken davranışları fark ettirmektir.

•  Çocuğa beklentilerinizi ifade ederken neleri yapmamalarını değil, neleri yapmalarını beklediğinizi söyleyin ve iyi davranışlarını takdir edin. Örnek olarak; "Ellerinle yemek yeme yerine, "Lütfen çatalı kullanır mısın?" "Çatalını ne kadar kibar tutuyorsun". "Yemeğini kendi önünden yemen ne kadar güzel" gibi ifadeler çocuğunuzu nazik davranışlar için yüreklendirir.

•  Günümüzde, yaygınlaşan cep telefonları tiyatroda, sinemada aniden çalıp, sahibini renkten renge sokabiliyor. Gereken yerlerde cep telefonunu kapatmayı unutmamak saygı gereğidir. En azından komik duruma düşmemek için bunu ihmal etmemek gerekiyor ki çocuklar da bu görgü kuralını öğrenebilsin.

•  Başkalarının zamanına saygı göstermeliyiz. Toplantılara zamanında katılmalıyız. Kronikleşmiş bir geç kalma alışkanlığına sahip olanlar öncelikle bunun başkalarının zamanını çalmak anlamına geldiğini bilmeliler. Bu, aynı şekilde kendi zamanına da saygı duymamak anlamına gelir. Geç kaldığımızda karşımızdaki insana "Geç kalırken yaptığım şey senden daha önemliydi, senin değersiz vaktin hiç umurumda değil" mesajını veririz ve tahmin edersiniz ki bu da hiç hoş bir davranış değildir. Buna şahit olan çocuk için derse geç kalma gayet normal bir şey gibi görünür.

•  Ertelemeyin. Uzun zamandır görmediğiniz, telefonunu kaybedip, buluşmayı planladığınız eski arkadaşınızı ya da aylardır, değil ziyaret etmek, telefon bile etmediğiniz yaşlıları ihmal etmeyin. Yarın ne olacağını hiç kimse bilemez ve siz bir gün o insanı ihmal ettiğiniz için üzülebilirsiniz. Gündelik yaşamın akışına kapıldığımızda bizden ve bizim işlerimizden daha önemli hiçbir şey olmadığını zannedebiliriz. Yakınlarımıza bir telefon edip hatırlarını sormayı hep erteleriz. Ancak bazen gerçekten çok geç olabilir. Bu nedenle sevdiklerinizi aramaya üşendiğinizde hemen "Yarın yaşıyor olacak mıyım?" ya da "Yarın o yaşıyor olacak mı?" sorularını kendinize sorun ve özlediğiniz kişiyi arayın. Bunlara şahit olan çocuk vefanın ne demek olduğunu öğrenir, erteleme davranışına da alışmamış olur.