Cevap :
Açıklama:
Bilindiği üzere bir nokta üzerindeki sıvı derinliği (sıvı yüksekliği) arttıkça, sıvı basıncı da artar. Bu durumun özellikle derin su dalgıçları için önemli bir etkisi vardır.
Dalgıçlar derinlere doğru indikçe dalgıca etkiyen basınç, hayli büyük bir miktarda artar. Çünkü düşünecek olursak hem atmosfer basıncı (Pascal Prensibi’nden hatırlanacağı üzere sıvılar üzerlerine uygulanan basıncı aynen iletirler.) hem de sıvı basıncı dalgıca etki edecektir. Dışarıdaki basınç bu kadar büyük miktarda olduğundan dalgıcın göğüs kafesinin hacmi de, dışarıdaki büyük basınç nedeniyle azalır (yani göğüs kafesi büzüşür de diyebiliriz) ve iç hava basıncı ile dışarının basıncı dengelenmeye çalışılır. Bu oldukça tehlikeli bir durumdur, çünkü dalgıcın nefes alması giderek daha da zorlaşır. Hatta aynen bu sebeple de dalgıçlar nefeslerini tutarak dışarıya doğru bir basınç “vermeye” çalışırlar ki göğüs kafesinin hacmi tekrardan eski kapasitesine ulaşabilsin.
Başka bir önemli nokta da kulaklardır. Derinlere indikçe, bir dikkatsizlik sonucu, kulak zarının büyük zarar görme ve hatta patlama tehlikesi de artar. Bu nedenle dalgıçlar, yine dış ve iç basıncı dengelemek amacıyla sıklıkla yutkunurlar.
Bu noktada belirtmekte fayda var ki dalgıçların tüplerinde basınçlı hava bulunur. Bu da dış basınç ve iç basıncı dengelemek amacıyla çok büyük bir avantaj sağlar.
Cevap:
su altıuna dalışlarda basın artar ve yüksek basınca maruz kalan vucudumuzdaki gazlar sıvılaşır ,
Deniz seviyesinde insanlara etki eden atmosfer basıncı 1 atm'dir. Su altında ise her 10 metre derinlikte suyun kütlesi nedeniyle dış basınç 1 atm artar. Yani 10 metre derindeyken üzerimize etki eden dış basınç, hem atmosfer basıncı hem de sudan dolayı 2 atm'dir.
su altında yukarı çıkarken vurgun denilen rahatsızlık oluşabilir ölümcüldür. Bu tip olayların yaşanmasının sebebi ani su üstüne çıkışlardır. İnsan hücrelerinde sıvı halinde azot bulunmaktadır. Normal hayatta dış basınçta su gaz hücre içerisinde çözelti halinde bulunur. Fakat suyun altında yaşanan basınç etkisi sayesinde derinlere inildikçe bu basınç artar. Bu sayede gaz çözünmeye başlar ve vücutta birikme yapar. Dalış süresi uzadıkça çözünen gaz miktarı da artar ve bu gazı atmak için belirli bir süre gerekir. Dalışın sonlandırılmasıyla ani su üzerine doğru hareket edilmesi, gazın vücutta birikme yapmasını sağlar ve azot daha atılamadan basınç farklılığı devreye girer. Bu sebeple gaz halinde vücutta dolaşan azot bir an biçim değiştirir ve hücrelere dolar, hücrelerde patlamalar meydana gelir. Bunun sonucunda da vurgun ve ya dekompresyon denilen hastalık oluşur. Bunu önlemek için ne kadar derinde olunursa olunsun sakin ve yavaş bir biçimde suyun üzerine çıkılmalıdır. Bu sayede azot eski haline dönecek, basınç azalacaktır.
Ayrıca su altında basınçtan kulaklar ve gözlerimiz etkilenir
Açıklama: