kısımdan anlaşılıyordu. Bana oldukça soğuk ve sade görünen bir tavırla, Daha çok meşgul olun siz de, karamsar olmayı, dedi. Yözüme bakmadan elimi bıraktı, ''Baharda gelince sizi sına va cekeceğim." dedi. Onu geçirmek için biz holde beklerken, körkond acele acele giydi, bana yine bakmadı. "Boşu boşuna uğraşıyorl" Diye düşündüm. "Bana bakmasından hoşlandığımı mi sanıyor acaba? Iyi, çok iyi bir adam ama... Hepsi o kadar!" Ne var ki, o gece Katya ile geç saatlere kadar uyumadık. Hep ondan söz etmemiştik elbette. Önümüzdeki yazı nasıl ge- çireceğimizden, gelecek kış nerede ve nasıl oturacağımızdan konuştuk durduk. Korkunç "Niçin?" Sorusu aklıma gelmiyordu artik. Mutlu olmak için yaşamak gerektiği kolayca ve açıkça içime doğuyordu. Gelecekte kendim için büyük bir mutluluk görüyordum. Yıpranmış, can sıkıcı evimiz sanki hayat ve işıkla doluvermişti. Sonunda ilkbaharı da gördük. İç sıkıntılarım, kaygılarım gitti, yerine sebebini kendimin de anlayamayacağı ümit, istek ve bahar coskuları geldi. Günlerim kış başındaki gibi sıkıcı de- gildi. Sonya ile, müzikle, okumayla oyalanırken sık sık bahçeye çıkıyor, yollarda uzun zaman geziniyor, kanapede oturuyordum. Ne dayanúp neler istediğimi, neler ümit ettiğimi Tanrı bilir. Ara sira boton gece, hele ay işığı olduğu zamanlar, odamın pence- resinde otururdum; Katya'dan gizli yalnız başıma geceliğim ile bahçeye çıkar, ciglere basa basa deredeki bende kadar koşardım. Bir keresinde bahçeyi cepeçevre dolaşmıştım. O zamanlar zihnime Assen hayalleri hatırlayıp anlamak lc simdi Hatirlasam bile bunların benim hayallerim olduğu na inanasım gelmiyor. Bunlar öyle tuhaf, hayattan öyle uzak seylerdi kil Sergey Mihayliq soz verdiği gibi gezisinden mayis sonunda döndü.(Bu metindeki sıfatları bulurmusunuz)​