Cevap :

Cevap:

Sergüzeşt, romantizm akımından realizme geçişini gösteren bir eserdir; edebiyatımızdaki ilk gerçekçi romanlardan biridir. Türk edebiyatındaki önemi esaret ve insan ticareti konuşlarını eleştiren ilk eser olması realist anlayışla yazılan ilk eser olarak da öne çıkmasından kaynaklanır.

Cevap:

ROMANIN KONUSU:

Eserde vurgulanan en önemli konu esarettir. Hayatı boyunca satılan, ezilen, oradan oraya fırlatılan bir taş misali görülen, bir insan olarak duygu ve düşüncelerine değer verilmeyen bir esirin dramı konu edilir.

Yazar insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duyguları hayalleri ve en önemlisi de bir kalbi olduğu gerçeğini ön plana çıkarır.

TEMEL İLETİSİ: Eserde mal gibi alınıp satılan köle gibi çalıştırılan esir kızların büyük acılar yaşadıklarını vurgulayıp esaretin ne büyük bir kötülük olduğunu, bundan vazgeçilmesi gerektiği iletisi veriliyor.

ROMAN ÖZETİ:

Kafkasya’nın bir köyünde Dilber adında küçük bir kız esircilerin eline düşer. İstanbul’a getirilir. Dokuz yaşındaki güzel kız, Mustafa Efendi adında bir memura satılır. Evin hanımı serttir, kötü huyludur. Dilber’e çok eziyet eder. Kızcağız bütün ağır işleri yüklenir, gücünün üstünde çalışır, böyle olduğu halde sık sık dövülmekten, aşağılanmaktan kurtulamaz.

ROMANIN ŞAHIS KADROSU:

KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ:

Romanda şahıs kadrosu olarak karşımıza iki grup çıkar: Köleler ve asiller. Dilber, Cevher Ağa, Teravet kölelik kavramını vermek için seçilmiş tiplerdir. Celal Bey, Hacı Ömer, Mustafa efendi ve karısı ise aydın ve varlıklı kesimi temsil eder.

DİLBER: Dönemin trajik bir sahnesini yani esirliği anlatmaya çalışan ve bu çalışmasında güzel bir eser ortaya çıkararak çalışmasında başarıyı yakalayan Samipaşazade Sezai, Dilber karakterini yazıya iyi bir biçimde dökmüştür.

Dilber’in küçük yaşında esirciye satılması, yaıılar sonra güzelleşip alımlılaşması akıcı bir dille anlatılmıştır.

Bu güzel ve talihsiz kız kendisi için imkansız bir sevdaya tutulmuş ve sonu hüsranla biten bir yaşam sürmüştür. Romanın asıl kahramanıdır. Merkez şahıs ve devrini temsil ettiği için önemli bir tiptir.

Namusuna düşkün, ölümü pahasına da olsa namusu için, odalık olma gibi kötü bir şeyi reddetme cesaretine sahip ulvi bir insandır. O, hayatta en fazla namusuna önem verir. Ve namusu için yaşar. Güzeldir ve bu güzellik onun başına hep sorunlar açmıştır.

CELAL BEY: Romanın ikinci önemli şahsiyetidir. Paris’te yurt dışı eğitimi gördükten sonra ressam olarak ülkesine döner ve model olarak kendisine Dilber’i seçer. Bu sırada da Dilber'in namusuna aşırı düşkünlüğü dikkatini çeker ve elinde olmadan Dilber’e aşık olur.

Zenginlik içinde bir yaşam süren Celal Bey rahat bir ortamda yetişmiştir. İstediği zaman istediği şeyi yapabilme rahatlığı ona verilmiştir. Bu zenginliği onun için bir şey ifade etmez çünkü, önemli olanaın maddi zenginlik deği, gönül zenginliği olduğunu savunan nadide insanlar arasındadır.

ZEHRA HANIM: Celal Beyin annesidir. Oğlunun evdeki bir köleyle evlenmesini kabullenemez. Kötü kalpli bir insandır.

ASAF PAŞA: Celal Beyin babasıdır, o da eşi gibi oğlunun Dilber'le evlenmesini istemez. Varlıklı bir adamdır.

Hacı Ömer: Bir esircidir merhametsiz, duygusuzdur.

Açıklama:

en iyi seçersen sevinirim kardeşim