Cevap :
Adım adım açıklama:
Çölün azgın sıcağı güneşin batmasıyla yerini buz gibi bir soğuğa bırakmış, esen rüzgar geldiği diyarlardan birer parca buralara taşımıştı. Abdulsamet ise ayın dillere destan ışığı altında türlü düşüncelere dalmıştı. Birkaç dakika sonra biricik eşi dünyaya bir evlat getirecekti. Aklından geçen türlü düşünceler esmer yüzünü daha da karartıp burun deliklerinin daha da büyümesine sebep oluyordu. Ve kafasında onu meşgul eden tek bir soru vardı : "Ya kız olursa!"
Abdulsamet'in doğduğu bu topraklarda kız çocukları hiç hoş karşılanmaz ve üstelik diri bir şekilde toprağa gömülürdü ne acı. Abdulsamet daha on dört yaşındayken babası kız kardeşini gözleri önünde toprağa diri diri gömdü. O şoku üzerinden hâlâ atlatamadı,bazen gece kâbuslar görür kardeşi ona hesaplar sorardı: "Neden engel olmadın abi?" diye bağıran kardeşinin sesi onu uykudan alıkoyardı. Ve şimdi Abdulsamet bunları düşündükçe yüreği alev alev yanmaya başlıyordu. Bu düşünceler içerinden gelen feryatlar ile yok olup gitti.
Abdulsamet eve doğru koşarak hamle yaptı ve içeri girdi.
Bir an olanları anlamlandırmaya çalışan Abdulsamet'in başından aşağı kaynar sular dökülüyordu çok sevdiği biricik eşi Elnur, öylece hareket etmeden duruyor gözleri açık tavana bakıyordu. "Narın bedeni dayanmadı başın sağolsun evlâdım giderken sana bir kız çocuğu emanet etti." diyen kadın bebeği Abdulsamet'in kucağına bırakıp odadan çıktı. Üzerindeki şoku bir türlü atlatamayan Abdulsamet şimdi bu kız çocuğuyla ne yapacaktı?