Cevap :
Cevap:
İnsanın yaşamında ve kültürünün
gelişme süreci içersinde uzun ve
mükemmel bir tarihe sahip olan
ağaç malzeme yüzlerce yıldır bina-
ların çeşitli kısımlarında taşıyıcı
elemanlar, dış cephe kaplamaları,
döşeme ve çatı malzemeleri olarak,
endüstriyel konstrüksiyonlarda köp-
rüler, traversler, iskelelerde ve daha
pek çok alanda kullanılmaktadır.
Ağaç malzemenin yüzlerce yıllık
kullanım süresine göre göreceli
olarak son zamanlarda sayılabile-
cek bir zaman diliminde, konstrük-
siyon endüstrisine alternatif olarak
çelik, alüminyum, beton gibi malze-
meler girmiş ve birçok alanda başa-
rıyla kullanılmaya başlanmışlardır.
Bu durumda tüketicilerin ellerinde
seçim yapabilecekleri geniş bir yapı malzemesi yel-
pazesi oluşmuştur.
Geçmişte tüketicilerin yapı malzemesi seçimini
etkileyen kriterler ağırlıklı olarak “malzemenin
uygunluğu”, “fiyatı”, “sağlanabilme kolaylığı” ve
“görünüşü” olmaktaydı.
Günümüzde ise tüketiciler yapı malzemelerinin
çevre üzerindeki etkilerini de sorgulamaya başla-
mışlardır. Bir ürünü seçerken yukarıda sıralanan
kriterlerin yanı sıra, global ısınma, enerji tüketimi,
kirlilik, atık problemi ve insan sağlığı gibi konularla
malzeme ilişkisini kurmak, çevre dostu ürünleri tanı-
mak ve kullanmak istemektedirler.
Bu eğilimlere dayanarak bilim adamları son yıllarda
bir ürünün çevre üzerindeki toplam etkisini ölçen
“Yaşam Döngüsü Analizlerini (Life-Cycle Analysis)”
geliştirmiştir. Bu analizler önceleri sadece tüketilen
enerji miktarına göre, yani karşılaştırılan ürünlerin
üretilmesinde, çeşitli proseslerinde, taşınmalarında,
ve son ürünün bakımında kullanılan enerji miktarla-
rına göre yapılmaktayken, günümüzde yaşam dön-
güsü analiz modellerinde çok kompleks kriterler
kullanılmakta, ürünler arasında hammadde kay-
naklarının tüketimi, kirlilik ve atık problemi bakımın-
dan da yorumlar yapılarak, elde edilen sonuçlar,
karar verme konumunda olan kişiler için, tavsiyeler
halinde duyurulmaktadır.
1. KAYNAK TÜKETİMİ
Konstrüksiyon amacıyla kullanılan ağaç malzeme
ve alternatif ürünlerin yaşam döngüsü analizleri,
yani çevre üzerine yaptıkları baskılar kaynak tüke-
timi bakımından karşılaştırmalı olarak incelendi-
ğinde, doğal kaynakların kullanımı ve hammadde
çıkarılmasıyla çevreyi etkileyen bir zarar meydana
gelip gelmeyeceği göz önüne alınmalıdır.
• Hammadde kaynaklarının tüketildiği sahalarda:
- Hammadde çıkarılmasıyla çevre zararına neden
olunduğu,
- Üretilen malzeme miktarıyla bağlantılı olarak
çevre zararının genişlediği bilinmeli ve
- Hammaddenin ne kadarı çıkaÜrünün ne kadarı geri dönüşümlüdür?
- Son ürünün çevreye maliyeti nedir? Soruları
sorulmalıdır.
Odun hammaddesi yenilenebilen kaynaklar olan
ağaçlardan elde edildiğinden, üretim ve tüketim
arasındaki dengelerin iyi kurulduğu bir ormancılık
politikası izlenmesi halinde, hammadde çıkarılma-
sıyla çevreye zarar verilmesi söz konusu olmaya-
caktır. Oysa alternatif malzemeler için aynı şeyleri
söylemek mümkün değildir. Örneğin; çelik, yeni-
lenemeyen kaynaklar olan demir cevheri, metal
alaşım cevherleri, kömür ve kireç taşından üre-
tilmektedir. Bu kaynakların yüzlerce yıl yeteceği
garanti edilmekle beraber, çeliğe bazı özellikleri
veren alaşımları oluşturmak için ihtiyaç duyulan
krom, nikel, kobalt ve vanadium gibi maden kay-
nakları için bu süre gerçekçi görülmemektedir.
2. KİRLİLİK
Yaşam döngüsü analizleri için çevre kirliliği tespi-
tinde;
• İmalât ve üretim aşamasında çıkan katı ve sıvı
atıklar, sera gazları, zehirli maddeler ve partikülle-
rin miktarı,
• Fabrikasyonun, atık sahalarının ve paketlemenin
çevreye maliyeti,
• Binaların hizmet ömrü süresince ısıtma, soğutma,
ışıklandırma gibi nedenlerle çevreye yaptıkları
etki,
• Binaların hizmet ömürleri sonunda atıklarının kal-
dırılması aşamasında çevreye yaptıkları etki,
gibi kriterler kullanılmaktadır.
Bu kriterler odun hammaddesi ile alternatif ham-
maddeleri çevresel ve ekolojik bakımdan karşılaş-
tırmada ve tüketicilerin karar verme aşamasında
yardımcı olmaktadır. Özellikle çevre üzerindeki etki-
ler göz önüne alınarak bir seçim yaparken, global
ısınma (sera etkisi), katı atıklar ve enerji tüketimi
konularında özen gösterilmelidir.
2.1 Global Isınma (Sera Etkisi)
Global ısınma, sera etkisiyle atmosferin periyodik
olarak sıcaklığının artarak ısınması olup, doğal bir
süreçtir. İnsanların aktiviteleri sonucunda atmosfere,
özellikle gazların girdileri arttığından etki giderek
fazlalaşmaktadır. 16.02.2001 tarihinde Cenevre’de
açıklanan BM Çevre Raporuna göre 21. yüzyılda
iklim değişiklikleri ile ilgili öngörüler Şekil 1’de veril-
miştir.
Raporda ortalama hava sıcaklığının 1.4 °C ile 5.3 °C
arasında artacağı, buzulların erimesiyle denizlerin
8-88 cm kadar yükseleceği, uzun vadede dünyanın
fiziksel yapısında geri dönüşümü olmayan değişik-
likler ortaya çıkacağı bildirilmektedir. Global ısınma
raporunda:
Afrika kıtasında, tarım rekoltesinin düşeceği, orta-
lama yıllık yağış miktarının azalacağı, su sıkıntısı
görüleceği,
Asya kıtasında, kurak ve tropik bölgelerde yüksek
sıcaklıklar, seller ve toprak degradasyonu, kuzey
bölgelerinde ise tarım rekoltesinde artış görüleceği,
tropik kasırgaların artacağı,
Avrupa kıtasında, güney bölgelerinin kuraklığa eği-
limli hale geleceği, Alp Dağları buzullarının yarısının
21. Yüzyılın sonunda yok olacağı ve tarım rekolte-
sinin azalacağı, Kuzey Avrupa’da ise tarım rekolte-
sinin artacağı,
Lâtin Amerika’da kuraklık olacağı, sellerin çok sık
tekrarlanacağı, tarım rekoltesinin azalacağı, sıtma
ve koleranın artacağı,
Kuzey Amerika’da tarım rekoltesinin artacağı, özel-
likle Florida ve atlantik kıyılarında deniz seviyesinin
yükseleceği, büyük dalgaların oluşacağı ve sellerin
görülebileceği, sıtma ve ateşli humma gibi hastalık-
ların artacağı, sıcaklık ve nem artışıyla ölüm oranı-
nın artacağı,
Polar bölgelerde buzulların eriyeceği, bitki ve
hayvan türlerinin sayısının ve dağılımının etkilene-
ceği, buzulların erimesiyle bağlantılı olarak deniz
seviyesi her yıl 0.5 cm kadar yükseleceğinden,TMH
98 TMH - TÜRKÝYE MÜHENDÝSLÝK HABERLERÝ SAYI 427 - 2003/5
gelecek 100 yıl içersinde mercan kayalıklarının
zarar göreceği, çok sayıda küçük ada ve kıyı kent-
lerinin sulara gömüleceği gibi öngörülere yer veril-
mekte ve dünyanın bilinmezlerle dolu bir geleceğe
doğru yol aldığı ortaya konmaktadır.
Global ısınma üzerinde en etkili gaz olan karbondi-
oksit emisyonlarını % 5 oranında azaltmak için bütün
ülkelerin doğayı etkilemeyen yeni endüstri politika-
larını devreye sokmak zorunda olduğu belirtilmek-
tedir.
Bu çerçevede, yapı malzemeleri seçiminde ağaç
malzemenin önemi bir kez daha öne çıkmaktadır.
Çünkü ağaçlar aktif büyüme periyotları süresince
fotosentez işleminin bir parçası olarak havadan CO2
absorbe ederek, karbonu odunsu dokuya bağlarlar
(Şekil 2). Örneğin; tam kuru yoğunluğu 0.50 g/cm³
olan 1 m³ odun hammaddesi 250 kg karbon, 0.935
ton karbondioksit depolamaktadır. Odunsu dokuda
depolanan karbonun doğaya dönmesini engelledi-
ğimiz sürece, yani ağaç malzemenin yanmasına ya
da çürümesine izin vermediğimiz sürece, doğadaki
sera etkisi azalacaktır. Karbon depolama, ekosis-
temde sürekli devam edebilir. Ancak, dikkatlerden
kaçan bir konu, yaşlanan ağaçların CO2 soluyup, C
depolama kabiliyetlerinin giderek azalmasıdır.
Bu gerçek gözlerden kaçtığı için, sadece ağaçlar
ve karbondioksit arasındaki ilişki nedeniyle, bazı
insanlar, ağaçların kesilerek kereste üretilmesinin,
sera etkisini önemli derecede artırdığını düşünmek-
tedirler. Oysa bu tamamen yanlış bir görüştür.
• Karbondioksit solunarak karbonun fiksasyonu,
sadece aktif büyüyen ağaçlarla ve çürümesine,
yanmasına izin verilmeyen ağaçlarla mümkün
olmaktadır.
• Keresteden üretilen çeşitli malzemelerin (örne-
ğin binaların çeşitli kısımları gibi) çürütülmeden
uzun yıllar kullanılması, karbonun bu süre içer-
sinde ağaç malzemede fikse olmuş vaziyette kal-
masını sağlamaktadır.
Ağaç malzemeye alternatif olan yapı malzeme-
lerinin yani çelik, alüminyum ve betonun atmos-
fere karbondioksit yaymadıkları ifade edilmektedir.
Oysaki ağaç malzeme yerine kullanılması önerilen
bu malzemelerin üretimi aşama-
sında atmosfere büyük miktarda
CO2 ve diğer gazlar salındığı bilin-
mektedir. Bu bakımdan bir karşılaş-
tırma yapıldığında,
• Örneğin; çelik yapımında yenile-
nemeyen kaynaklardan elde edilen
fosil yakıtlar kullanılmakta ve 1 ton
çelik üretiminde atmosfere yaklaşık
2 ton CO2 salınmaktadır.
• 1 ton çimento üretiminde 240
gram kadar SO2 ve 6 kg’ın üzerinde azot oksitle-
rin atmosfere salındığı,
• Eş büyüklükteki çelik karkas ve ahşap karkas ev
karşılaştırıldığında, çelik karkas evin atmosfere
3.5 ton karbon saldığı, ahşap karkas evin ise 3.1
ton karbon depolayabildiği hesaplanmıştır.
• Tomruktan kereste üretimi sırasında atmosfere
salınan karbondioksitin 15 katından daha fazlası,
kereste tarafından depolanmakta, çelik ve alü-
minyumun depoladığı miktar ise sıfır olarak kabul
edilmektedir. Çeşitli yapı malzemelerinin üretim-
leri süresince atmosfere salınan ve depolanan
karbon miktarları Tablo 1’de verilmiştir.
Kaynak: Ferguson, I. et al. 1996, Environmental Properties
of Timber.
Tablodan görüleceği gibi kerestenin atmosferdeki
sera etkisine katkısı ihmal edilebilecek düzeyde ve
diğer malzemelerden çok daha az olmaktadır.
2.2 Katı Atıklar
Katı atıklar da çevre kirliliği yaratan önemli prob-
lemlerden biridir. Kereste imalatında atmosferde
problem yaratan CO2, CO, SO2 ve uçucu organik
bileşiklerin yayılması, çelik, alüminyum, çimento ve
beton üretiminden çok daha düşük olmakla bera-
ber, katı atıkların miktarı fazladır. Ancak bu atıklar da
bir üründür, büyük atıklar yonga levha ve lif levha
üretiminde, talaş ya da tahta parçaları ise endüstri-
yel yakıt olarak tekrar kullanılabilmektedir (Şekil 3).
Demir ve çelik üretiminde CO, SO2 ve azot oksitle-
rinin (çelikte toplam 40 kg/t) havaya, ağır metallerve yağların suya emülsiyonu görülmektedir. Üretim
sonucunda büyük miktarda katı atıklar, özellikle
cüruf ile az miktarda tehlikeli atıklar ortaya çıkmakta
ve atıkların depolanacağı sahalara ihtiyaç duyul-
maktadır. Ayrıca her 1 ton çeliğin üretimi sırasında
hidrokarbonlar ile diğer organik bileşikler, sülfidler,
fenoller, nişadır, metaller, siyanür, sıvı ve katı yağlar
içeren kontamine olmuş yaklaşık 150.000 litre su
bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ağaç malzemeye alternatif olan alüminyumun ise
üretim metodları çevre güvenliği bakımından risk
yaratmakta, üretim sonunda kostik çamur atıkları
oluşmaktadır. Örneğin; Avustralya’da alüminyum
üretimi sonunda yılda 15 milyon ton atık açığa çık-
makta ve 200 milyon tonun üzerinde depolanmış
atık yığınları çözülmeyi bekleyen bir problem olarak
karşılarında durmaktadır. Ayrıca, geri dönüşüm için
atık alüminyumun eritilmesinde flourlu bileşiklerin
(FFCS) emilsiyonu problemi de söz konusudur. Bu
bileşikler ekstrem derecede uzun ömürleri nede-
niyle CO2’den sonra, çok fazla kuvvetli sera etkisi
meydana getiren gazlar olduklarından, üzerlerin-
deki denetimler giderek artırılmaktadır. Beton üre-
timinde ise, su tüketimi ve sıvı sızmaları önemli
bir problemdir. Yaklaşık olarak 1 m³ betondan
1500-3000 litre alkali su sızıntısı (pH:8) oluşabil-
mektedir.
Yapılarda kullanılan malzemelerin üretimi sırasında
çıkan atıklardan başka, hizmet ömürleri sonunda
geri dönüşümleri de, yaşam döngüsü analizlerinin
inceleme alanları içersine girmektedir.
• Hizmet ömrü biten binalardan çıkan ağaç mal-
zeme atıkları, başka alanlarda kullanılma imkânı
bulunamıyorsa, yakıt olarak değerlendirilebilir ya
da çürüyerek doğaya katılabilir.
• Çelik, alüminyum gibi metallerin geri dönüşüm
işlemleri için ilâve bir enerji tüketimi söz konusu-
dur. Ayrıca bu işlemler sırasında çevreye salınan
karbondioksit ve çöken katı atıklar ayrı bir prob-
lem olarak karşımıza çıkmaktadır.
3. ENERJİ KULLANIMI
Bir malzeme için yapılacak yaşam döngüsü analiz
çalışmalarında, tüketilen enerji mik-
tarı anahtar faktörlerden biridir. Bu
amaçla;
• Hammaddenin elde edilmesi ve
onu işleyerek yapı malzemesi üret-
mek için ihtiyaç duyulan enerji mik-
tarı,
• Malzeme taşınmasında (bütün
aşamalarda) kullanılan enerji mik-
tarı,
• Konstrüksiyonda ve hizmet ömrü
sonunda bina yıkıldığında kullanılan enerji miktar,
kriterleri dikkate alınarak analizler yapılmaktadır.
3.1 Üretimde Enerji Kullanımı
Yapı malzemesi olarak kullanılan dört ürünün üretim
aşamasında tüketilen fosil yakıt enerji miktarı Tablo
2’de verilmiştir.
Kaynak: Ferguson, I. et al. 1996, Environmental Properties
of Timber.
Başka bir örnek olarak, tüketilen aynı miktar enerji
ile,
12 kg Alüminyum
60 kg Çelik
400 kg Betonarme
500 kg Tuğla
1200 kg Tomruk üretilmesi mümkündür.
3.2 Transportta Enerji Kullanımı
Hammaddenin ve işlenmiş malzemelerin transportu
önemli miktarda enerji tüketimine neden olabilir.
Transportta tüketilen tüm enerji miktarının belir-
lenmesi, malzemenin ağırlığı, taşındığı mesafeler
ve transportun tipi gibi kriterlere bağlı olduğun-
dan, hesaplanması güçtür. Ancak, ağaç malzeme-
nin birim hacimdeki ağırlığı diğer malzemelerden
daha düşük olduğundan (Sarıçamda 0.52 g/cm³,
Çelikte 7.8 g/cm³), bu bakımdan da ağaç malze-
menin tercih edilmesinin gerekliliği vurgulanmakta-
dır.
Şekil 3 - Yaşam döngüsü analizlerine göre kereste ve kereste
ürünleri yüzdeleri.
Tablo 2 - Yapı malzemelerinin üretim
3.3 Konstrüksiyon ve Korumada Enerji
Kullanımı
Farklı malzemelerle inşa edilen evlerin konstrüksi-
yonu ve 40 yılın üzerinde bir süre kullanıldığında
bakımı için tüketilen enerji tahminleri, Tablo 3’de
verilmiştir. Bir binada tüketilen enerjinin miktarı,
binanın tasarımına ve inşa edildiği bölgeye göre
farklılık göstermesine rağmen, konstrüksiyonda
fazla miktarda ağaç malzeme kullanımının, düşük
enerji tüketimi sağlayacağı tabloda açıkça görül-
mektedir.
Yine de bir binanın inşaatında ve korunmasında
tüketilen toplam enerji miktarına ürün bazında
örnekler verilirse, daha net bir vurgulama yapılabi-
lecektir.
• Çelik bir kiriş üretiminde harcanan enerji miktarı,
aynı boyuttaki bir ağaç kirişten 10 kat daha fazla-
dır.
• Evlerde tuğla kaplama için harcanan enerji, ağaç
dış cephe kaplamasından önemli düzeyde yük-
sektir.
• Alüminyum doğramalar için harcanan enerji, aynı
boyuttaki ağaç doğramalardan 50 kat daha fazla-
dır.
• Ağırlık esasına göre kereste üretiminde kullanı-
lan enerji, çelik malzeme üretiminde kullanılan-
dan yaklaşık olarak % 10-30 kadar, alüminyum
malzeme üretiminden ise % 6 kadar daha azdır.
• Ağaç malzeme üretim aşamalarından biri olan
kereste kurutulmasında kullanılan enerjinin çoğu,
odun artıklarından sağlanmaktadır. Alternatif yapı
malzemelerinin üretiminde ise yenilenemeyen
kaynaklardan elde edilen fosil yakıtlar kullanıl-
maktadır.
Ekolojik sistemler içersinde yer alan flora, fauna,
toprak, su ve hava gibi unsurlar arasındaki den-
gelerin bozulmadan devam ettirilmesi insanlığın
geleceği için çok önemlidir. İnsanın yaşamı bu kay-
naklara ve bu kaynakların birbirini etkilemesine
bağlıdır. Örneğin besin maddelerinin bazıları, ilâç-
ların çoğu, sosyal ve kültürel yaşamda faydalanılan
endüstriyel ürünler ekosistemden sağlanmaktadır.
Ormanlar ekosistemin en temel unsuru olduğun-
dan, Orman Bakanlığı biyolojik çeşitliliği koruyacak
ve devam ettirecek politikaları izlemek zorundadır.
Ancak, tüketiciler de ekosistemdeki dengeleri boz-
mamak ve ağaç malzemeden çok uzun yıllar fayda-
lanabilmenin yollarını aramalıdır. Ağaç malzemeye
alternatif olan malzemeler ise sürdürülebilir kaynak-
lardan elde edilemediği gibi, çıkarılmaları aşama-
sında çıkan toz, gürültü, katı, sıvı atıklar ve toprak
altından metanın hızla yayılması gibi problemler
nedeniyle ekosistem üzerinde baskı oluşturmakta
ve bölgesel kirlilik yaratılmaktadır.
Çelik ve ağaç malzemeden yapılan iki duvarın
üretimi sırasında çevreye maliyetleri karşılaştırmalı
olarak incelendiğinde, ağaç malzemeden yapılanın
dış çevre üzerinde oluşturduğu baskı çelikten yapı-
lana göre % 30 daha az olmaktadır (Tablo 4).
Yapı malzemesi olarak seçilecek bir ürünün çevre
üzerindeki etkilerini çok kısa bir özet halinde
veren bu bilgilere ek olarak, odun hammaddesinin
geniş bir renk, yoğunluk, direnç ve boyut çeşit-
liliğine sahip olduğu unutulmamalıdır. Ağaç mal-
zeme birçok alanda masif olarak kullanılabildiği
gibi, lâmine elemanlar hazırlanarak günümüz koşul-
larında yeni çözümler de üretilmektedir. Ayrıca ağaç
malzemenin estetik ve akustik özelliklerinin mükem-
mel olduğu, yangına karşı güvenli ve korozyona
dirençli olduğu da bir gerçektir. Hizmet ömrünü
emprenye işlemleriyle daha da uzatmak müm-
kündür. Bu nedenle tüketicilerin yapı malzemeleri
seçerken durup, yaşadığı çevreyi ve ağaç malze-
meyi bir kez daha düşünmeleri gerektiğine inan-
maktayız.
Tablo 4 - Dış Çevre Maliyetleri
Kaynak:Lawson,W.R.1996,Timber in building construction
Kirlilik Maliyet Duvar Yapımı ($)
Kaynağı ($/kg) Ağaç Malzeme Çelik
Elektrik - 1.46 4.64
CO2 0.15 47.00 145.65
SO2 1.80 0.66 6.65
NOx 4.47 4.52 7.04
Küçük 2.62 0.49 1.55
Parçacıklar
Sızıntılar 0.05 0.61 24.80
TOPLAM 54.74 190.57
Tablo 3 - Farklı malzemelerle inşa edilen 165 m²’lik
binalarda tüketilen enerji miktarı
40 Yılın Üzerinde
Her Birim Kullanımda
Alanda Konstruksiyonda Koruma İçin