BU MERİNDEN ZAMİRLERİ BULABİLİR MİSİNİZ?ACİLLL

Duvarları ve tavanı uzun bir kışın isleriyle kararmış bu yer odasında mahpus gibi duran bodur ve çirkin ocak, içindeki odunları sanki hiddetle yakıyor, bir an evvel yutmağa çalışıyordu. Hızla tutuşarak uzanan ve sönen alevler mandolinle heyecanlı sosyalist marşını çalan genç Boris'i, karşısında ezelî ve nihayet bulmaz millî çorabını ören güzel karısı Magda'yı hafif ve akıcı bir kırmızıya boyuyor, bütün odayı kaplayan büyük ve kötürüm gölgelerini titretiyordu. Dışarıda vahşî ve soğuk bir şubat gecesi vardı. Kudurmuş bir rüzgâr küçük pencerenin örtülmüş kapaklarına çarpıyordu. Ortadaki kalın ayaklı, kaba ve iri masanın etrafında yine kaba ve biçimsiz sandalyeler duruyor, çalınan mandolinin keskin sesini dinler gibi uyukluyorlardı. Ocağın üstündeki harap ve ihtiyar saat gece yarısının geçmiş olduğunu gösteriyordu. Boris, mandolinini duvara dayadi. Ayağa kalktı. Birden tavanı kaplayan gölgesiyle gerindi. Magda seri tığlarının ucundan güzel gözlerini kaldırdı: "Uykun mu geldi?" [148]

Genç ve iri Boris gerinmesine devam ederek cevap verdi: "Hayır, hiç

uykum yok..."

Ve tekrar oturarak ilâve etti: "Bilmem niçin, içimde gece bir sıkıntı var." Magda birden durdu. Çorabımı dizlerinin üzerine indirdi. Mütereddit ve şüpheli Islav gözleriyle kocasına baktı. Kaşlarını çatarak, "Benim de içimde bir sıkıntı var!.." diye söylendi.

Boris ancak yirmi beş yaşında vardı. Baba Istoyan'ın bir tanecik oğluydu. Köyünde, Sofya'dan gelen muallimden okuduktan sonra, genç papazın delâletiyle kendisi de Sofya'ya gitmiş, orada tahsilini bitirmişti. Beş sene​