Cevap :

Cevap:

Açıklama:

Güvercin Uçuverdi (Misket)

Ankara’da meşhur bir elma türü olan “misket” bu türküye ismini vermiştir. Evlerinin önündeki misket ağacına çıkıp yollarını gözlediği için sevdiği Osman Efe tarafından “Misket” adı konan Huriye’nin hikâyesini anlatan türküdür. Ankara’nın gözde efelerinden olan yakışıklı Osman Efe ile Huriye’nin gönlü zamanla birbirine kayar. Günlerden bir gün, yiğitliğiyle meşhur Kır Ağa Huriye’yi çeşme başında görür, kısa zaman sonra Misket’i istemeye gelir. Osman Efe ile Kır Ağa meseleyi kendi usullerince çözmek için karşı karşıya gelirler. Kazanan Misket’i alacaktır. Ancak kavga sırasında Osman Efe’nin yiğitliğini gören Kır Ağa çekilir ve Misket’i Osman Efe’ye bıraktığını söyler. Evine doğru gelenleri elma ağacının üzerinden seçmeye çalışan Misket, o kalabalık arasında Kır Ağa’yı görüp de Osman Efe’yi göremeyince başı döner ve ağaçtan düşer. Son nefesini veren genç kızın ardından Osman Efe bir feryat koparır ve bu türküyü yakar.

Güvercinim uyur mu

Çağırsam uyanır mı, ben yandım aman

Sen orada ben burada

Buna can dayanır mı

Bitliste Beş Minare

Rus İşgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir haline geliyo. Düşmanın çekilmesinden sonra savaşta Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, Bitlis’e dönmek için yola çıkıyorlar ve şehre hakim konumdaki yüksek ve görkemli Dideban Dağının eteğine variyorlar.. Baba, şehirde canlı kimsenin kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: ''Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış'' bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır. 

"Bitlis’te beş minare, beri gel oğlan beri gel.

Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel."

Bitlis birinci dünya savaşından önce nüfusu 30000´dır. Ama savaş çıkınca halkımız göç eder ve nüfus 3000´e düşer.