Cevap :
Bir şehrin temizliğinden kimler sorumludur diye sorulduğunda ilk akla gelen belediye cevabı olur. Ancak günlük hayat akışı içerisinde belediye ne kadar gayretli olursa olsun vatandaşın gayreti, katkısı olmazsa bir beldenin, bir şehrin temiz tutulması mümkün değildir. İnsanımızda çevre bilinci SÖZDE değil ne zaman ÖZDE gelişirse o zaman temiz bir mekanlara sahip olabiliriz. Yaşadığım şehirde işe gelip giderken kullandığım yolun kenarında ki mevcut parkı belediye görevlileri her sabah süpürüp yıkıyorlar. İnsan böyle temiz mekanları görünce huzur buluyor mutlu oluyor. Ancak bu mekanlardan akşam eve dönerken aynı huzuru bulamadığım gibi insan olmaktan utanıyorum. Çünkü parkın içerisine yerleştirilen piknik masalarının ve bankların bulunduğu yerler çekirdek kabuğu, meyve çöpleri, kola şişeleri, sigara izmaritleri ile dolu. Düşünüyorumda belediye görevlileri ne yapsın? Bu mekanları sabah temizleyip insanların kullanımına sunuyorlar ama bu mekanları kullanan insanlar tarafından berbat ediliyor. Belediye görevlileri temizliği özde benimsememiş insanlar tarafından kullanılan bu mekanlarda akşama kadar aralıksız temizlik yapsa yine temiz bir mekan meydana getiremez. Sözün özü insanca yaşamak ve temiz bir çevre istiyosak önce kullandığımız eşyalara mekanlara biz sahip çıkmalıyız.
Yazımızın başında sorduğumuz bir şehrin temizliğinden kimler sorumlu sorusunun cevabı belediye desekde yaşananlara bakıldığında temizlikten hepimizin sorumlu olduğu görülmektedir.
Temiz bir belde, temiz bir çevre , temiz bir dünya için el ele.
Sorumluluk genel olarak sadece bireyin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi olarak algılansa da aslında anlamı daha geniştir. Sorumluluk sahibi olmak ise daha fazla özen gerektirir.
Çocukluğumuzdan bu yana hayatımızda sürekli yerine getirmemiz gereken vazifeler vardır. Yaşa ve yeteneklere göre değişen bu vazifeler, çocukken oyuncaklarımızı toplamaktan başlar da okulda ödevlerimizi yapmaya, evlenip yuva kurunca da aile geçindirmeye kadar gider. Bu görevleri hepimiz az yada çok bir şekilde yerine getiririz. Getirmek sorumluluğumuzdur çünkü. Ödevini yapmayan öğrencinin yada çalışıp para kazanmayan bir aile babasının başına gelecekleri herkes bilir. Bu tür sorumluluklar yerine getirilmeyince hayatımızın zorlaşması ve hatta yaşanamaz hale gelmesini sağlar.
Peki bunların yanı sıra çevremize, arkadaşlarımıza, bizi sevenlere hatta yaşadığımız dünyaya karşı olan sorumluluklarımız ne olacak? Empati duygusunun gelişmediği bireylerde bencillik ve vurdumduymazlık görülür. Bu durumda ömrünü geçirdiği dünyanın sadece kendisine sunduğu nimetler ve yaşam alanı ön plana çıkar. Oysa gelecek kuşaklar, yan yana yaşadığımız komşularımız, çevremizdeki insanlara karşı hal ve hareketlerimiz de bizim sorumluluk alanımızdadır. En basitinden küçük bir çocuğa verilen söz bile artık bizim sorumluluğumuzdur ve tutulması gerekir.
Çok küçük yaşlarda gelişmeye başlayan sorumluluk bilincini, bir çok alandaki sorumluluklarımızı içine alacak şekilde benimseyip geliştirmemiz gerekir. Öncelikle kendimizden başlayarak kendimize karşı olan sorumluluklarımızı dikkate almalı, sonrasında aile, toplum, çevre ve dünya olarak genişletmeliyiz. Unutmayalım evimize aldığımız bir saksı çiçek bile artık bizim sorumluluğumuzdur.