Cevap :
Vatan Kilidi Çanakkale
Bu haftaki kitabımız; “Vatan Kilidi Çanakkale” ismini taşıyor. Yazarı ise Sara Gürbüz Özeren.
Damla Yayınevi’nden çıkan eser; Çanakkale’yi özetle, ama en can alıcı yönleriyle anlatmış. Bir de ilk defa hazırlanan “savaş haritası” hediye ediliyor.
Kitabı bir solukta okumak mümkün. Akıcı bir üslubu var. Kitap okumakla arası iyi olan herkesin bitirmeden bırakamayacağı bir eser.
Çanakkale’yi anlamak ve idrak etmek; “dinini, vatanını sahiplenen ve sahip çıkacak olan herkesin asli vazifesidir.”
Dünya üzerindeki bağımsız bir İslâm Devleti’nin; hem içeriden, hem dışarıdan nasıl mahvedildiğini görmek için Çanakkale mutlaka anlamalı ve anlatılmalıdır. Bir örnek:
“Hasta adam ölüyor...” diye leş kargaları gibi Osmanlı Devleti’nin üzerine çullananlar giderken; ‘Biz Türkleri koruyan Allah’larından ayıramadık’ diyeceklerdir.” (kitaptan sahife 21)
........
İngiliz Savunma (Deniz) Bakanı Churchill’in savaş sonrası Lordlar Kamarası’nda şöyle dediği rivayet edilir; eline Kur’an-ı Kerim alır ve:
-“Biz Çanakkale’de Türklerle değil, onların Allah’larıyla savaştık ve Allah’larına gücümüz yetmedi. Müslümanların elinden bu kitaplarını almadan veya kitaplarından uzaklaştırmadan onlara bir şey yapamayız.”
Sanırım “Biz Türkleri koruyan Allah’larından ayıramadık” diyenler ile Churchill; eğer Çanakkale Savaşı’ndan sonra yine din için, namus için, toprak için, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan dindar milletin, daha sonra ne hale getirildiğini görselerdi mutlu olurlardı.
Churchill; Kur’an hakkı için savaşan bir milletin elinden kitabının alınmak istendiğini bilseydi herhalde çok mutlu olurdu. “Allah’larından ayıramadık” diyenler, ezanın susturulduğunu ve 18 yıl ezan işkencesi çektirildiğini bilselerdi, eminim bu zaferi kendi zaferleri sayardı.
Ya Kur’an sesinin yükseldiği; kursların, camilerin kapatıldığını, âlimlerin asıldığını bilselerdi kim bilir ne kadar mutlu olur ve sanırım şöyle derlerdi:
-“Bizim Müslüman toplulukların halifesi ve devleti Osmanlı’ya yapmak istediklerimizi, kendileri kat be kat yaptılar. O zaman ne diye Çanakkale’de bu kadar kayıp verdik.
Böyle olacağını bilseydik; şarabımızı yudumlar, keyfimize bakardık. Hasta adamın ipini biz değil, kendi kendilerine çektiler.”
........
Eserin ilk sayfasında şu sorular var:
“İşgalcilerin Çanakkale’de ne işleri vardı? Topraklarında güneş batmayan İngiltere, topunu tüfeğini sırtlayıp niçin Çanakkale önüne çöreklenmişti?
Fransa, batıda Almanya’ya kaptırdığı topraklarını kurtaracağı yerde, bütün gücüyle Çanakkale önlerine koşmaktan ne gibi bir çıkar umuyordu?
Yunanistan kâh Almanya’ya, kâh İngiltere’ye mavi boncuk dağıttığı halde, Çanakkale’de olmayı, daha fazla kurşun atmayı niçin bu kadar istiyordu?
Ya Rusya? Almanlarla boğuşurken nasıl olmuştu da İngiltere ile can ciğer dostluk kurmuştu? Bu ve benzeri soruların cevaplarını verebilmek için dünyanın o günkü durumuna bir göz atmak gerekiyor.”
İşte eseri okurken bu sorularla birlikte daha nice soruların cevabını bulacaksınız.
Vatan Kilidi Çanakkale
Bu haftaki kitabımız; “Vatan Kilidi Çanakkale” ismini taşıyor. Yazarı ise Sara Gürbüz Özeren.
Damla Yayınevi’nden çıkan eser; Çanakkale’yi özetle, ama en can alıcı yönleriyle anlatmış. Bir de ilk defa hazırlanan “savaş haritası” hediye ediliyor.
Kitabı bir solukta okumak mümkün. Akıcı bir üslubu var. Kitap okumakla arası iyi olan herkesin bitirmeden bırakamayacağı bir eser.
Çanakkale’yi anlamak ve idrak etmek; “dinini, vatanını sahiplenen ve sahip çıkacak olan herkesin asli vazifesidir.”
Dünya üzerindeki bağımsız bir İslâm Devleti’nin; hem içeriden, hem dışarıdan nasıl mahvedildiğini görmek için Çanakkale mutlaka anlamalı ve anlatılmalıdır. Bir örnek:
“Hasta adam ölüyor...” diye leş kargaları gibi Osmanlı Devleti’nin üzerine çullananlar giderken; ‘Biz Türkleri koruyan Allah’larından ayıramadık’ diyeceklerdir.” (kitaptan sahife 21)
........
İngiliz Savunma (Deniz) Bakanı Churchill’in savaş sonrası Lordlar Kamarası’nda şöyle dediği rivayet edilir; eline Kur’an-ı Kerim alır ve:
-“Biz Çanakkale’de Türklerle değil, onların Allah’larıyla savaştık ve Allah’larına gücümüz yetmedi. Müslümanların elinden bu kitaplarını almadan veya kitaplarından uzaklaştırmadan onlara bir şey yapamayız.”
Sanırım “Biz Türkleri koruyan Allah’larından ayıramadık” diyenler ile Churchill; eğer Çanakkale Savaşı’ndan sonra yine din için, namus için, toprak için, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan dindar milletin, daha sonra ne hale getirildiğini görselerdi mutlu olurlardı.
Churchill; Kur’an hakkı için savaşan bir milletin elinden kitabının alınmak istendiğini bilseydi herhalde çok mutlu olurdu. “Allah’larından ayıramadık” diyenler, ezanın susturulduğunu ve 18 yıl ezan işkencesi çektirildiğini bilselerdi, eminim bu zaferi kendi zaferleri sayardı.
Ya Kur’an sesinin yükseldiği; kursların, camilerin kapatıldığını, âlimlerin asıldığını bilselerdi kim bilir ne kadar mutlu olur ve sanırım şöyle derlerdi:
-“Bizim Müslüman toplulukların halifesi ve devleti Osmanlı’ya yapmak istediklerimizi, kendileri kat be kat yaptılar. O zaman ne diye Çanakkale’de bu kadar kayıp verdik.
Böyle olacağını bilseydik; şarabımızı yudumlar, keyfimize bakardık. Hasta adamın ipini biz değil, kendi kendilerine çektiler.”
........
Eserin ilk sayfasında şu sorular var:
“İşgalcilerin Çanakkale’de ne işleri vardı? Topraklarında güneş batmayan İngiltere, topunu tüfeğini sırtlayıp niçin Çanakkale önüne çöreklenmişti?
Fransa, batıda Almanya’ya kaptırdığı topraklarını kurtaracağı yerde, bütün gücüyle Çanakkale önlerine koşmaktan ne gibi bir çıkar umuyordu?
Yunanistan kâh Almanya’ya, kâh İngiltere’ye mavi boncuk dağıttığı halde, Çanakkale’de olmayı, daha fazla kurşun atmayı niçin bu kadar istiyordu?
Ya Rusya? Almanlarla boğuşurken nasıl olmuştu da İngiltere ile can ciğer dostluk kurmuştu? Bu ve benzeri soruların cevaplarını verebilmek için dünyanın o günkü durumuna bir göz atmak gerekiyor.”
İşte eseri okurken bu sorularla birlikte daha nice soruların cevabını bulacaksınız.