Cevap :
Açıklama:
Sesi duyunca irkildim ve yavaşça sesin kaynağını aramaya başladım ki ne göreyim, kocaman bir yılan sivri dişlerini bana doğrultup tıslamasın mı! Odunları bıraktığım gibi çığlık çığlığa bağırarak etrafta koşturmaya başladım. O sırada etrafıma toplanan büyükler ne olduğunu anlamaya çalışırken kaynayan üzümleri unuttular. Altı yapışan üzümlerin garip kokusunu duyan herkes çılgına döndü ve bana su getiren ablalarim hariç herkes altı yapışan üzümlerin derdine düştü. Kazanlar bir kenara kondu ve ertesi sabah altı yapışmayan kısımlarını kullanmak üzere köy halkı gündelik işlerine döndü. Ben ise yaptığım hatanin üzüntüsüyle bütün gün somurtup durdum.
Ertesi gün, meydana insanlar toplanmadan önce altı yapışan üzümleri değerlenirmek için bir yol aramaya başladım ve aklıma harika bir fikir geldi. Üzümleri altı yapışan ve yapışmayan kısımlarını birbirlerine karıştırdım ve tadı çok daha güzel oldu! Bunu fark eden köy halkı tüm üzümlerin altını birazcık yapıştırdı. O günden sonra bu pekmez yapımı "yılan pekmezi" olarak anıldı.
Hikaye konusunda iyi olduğumu söyleyemem ama elimden gelenin en iyisini yaptım :')
Ayağımın altında bir yılan yavrusu vardı ilk korktum ama boşunaydı yılanı düzgün bir yere götürdüm ve odunları istenen yere bıraktım