Cevap :

Cevap:

Çoğunlukla yaşanmış, hayatın içinden olayları kaleme alan usta yazarımız, bu eserinde Sultan Aziz´in tahttan indirilişini ve sonrasında gelişen olayları okuru ile paylaşmaya çalışmış. Oldukça akıcı ve günümüze ve yarınımıza dahi yol haritası veriyor kitap. Okumanızı öneririz.

javascript:ntrTemp(); adresinde kitabı okuyup kanaatlerini yazan çok sayıda okura ulaşabilirsiniz. javascript:ntrTemp(); burada ise yazar ile kitap hakkında yapılan röportajı bulacaksınız.

"Her Yerde Kan Var" bu defa farklı bir tarzda karşımıza çıkıyor. Osmanlı İmp. 19.y.y. Tanzimat´tan sonraki 32. Padişah Abdülaziz ve 33. Padişah V.Murat döneminin 15 gününü anlatan tarihi bir romanla bizleri buluşturuyor.

Roman Sultan Abdülaziz´in tahttan derdest edilerek indirilmesi ve yerine V.Murat´ın geçirilmesi ile devam eden süreçte Sultan Abdülaziz´in sır ölümü ki, intihar süsü verilmiş cinayeti diyelim, yaşanılan olaylar silsilesi sarayın farklı kişileri tarafından anlatılıyor. Osmanlı siyasî tarihinin son dönemlerine ışık tutan ve sarayın içindeki güç kavgaları,entrikalar, iktidar olma hırsı ve ihanetleri bulursunuz.

ll.Mahmut´un kızı, Sultan Abdülaziz´in ablası Adile Sultan´a Pertevniyal Valide Sultan´dan gelen gizli mektup ile dalıyoruz tarihin sırlarla dolu, tuhaf olayların yaşandığı zamana...

Roman her bir bölümü sarayın faklı karakterinin anlatılarıyla devam ediyor. Haremden bakış, saray entrikaları, yaşantılar hep düşünüldüğü gibi Osmanlı İmp. yönetiminde geri planda her zaman Valide Sultanların, Kadınefendilerin büyük bir etkisinin var olduğunu gösteriyor. Menfaat-çıkar ilişkileri sonucu başa getirilenlerin etkisiz, güdümlü kişiler olması, liyakatsiz kişilerin önemli mevkilere getirilmesi koca bir İmp. nasıl çökertildiğinin kısa bir bölümü bu roman. V. Murat´ın düşürüldüğü acıklı durumlarına öfke duymamak imkânsız. Koca padişahların sadrazam gibi, serasker gibiler yüzünden ne kadar zavallı duruma düşürüldüklerine şahit olursunuz.

Anladım ki, okullarda bizlere öğretilen tarih dersleri üstünkörü, sıkıcı, akılda kalmayacak şekilde öğretilmesi ne kadar acı be vahim bir durum. Sadrazam, serasker ve paşalar... tahta kendi sözlerini geçirebilecek bir padişahın çıkartılmasına şahit olursunuz da, maksatları meşrutiyet değil, kendi çıkarları doğrultusunda Osmanlıyı idare etmek ve Abdülaziz´den intikam almaktır. Tarih zaten kadınların, validelerin, devletteki mevki sahibi şahsiyetlerin çıkarları doğrultusunda nasıl padişahların akıllarına girdikleri ile dolu değil midir?

Okurken tam bir sinir harbi yaşatırıyor. Özellikle Serasker Avni Paşa ve V. Muratın validesi Şevkefza sultan. Bunların yaptıklarını okudukça afakanlar basıyor adeta.

Hayranlık uyandıranlar yok mu? Elbette var. Dirayetli, hem sert, hem sevecen, sözünü dinlendiren, sesinde, bakışlarında insanları ona itaat etmeye mecbur kılan tuhaf bir tılsımı olan ve Tanzimat ile getirilen yeniliklere öncülük eden, kadın dünyasının uyanışına çaba harcamış, sevgi ve itibar abidesi Adile Sultan var. Abdülaziz´in kayın biraderi Kolağası Çerkez Hasan bey var. Geçmişten kaynaklanan bir intikam ateşi ile kavrulan, eniştesine yapılanları hazmedemeyen ve ablası Neşerek Sultanın ölümü de olunca ölümü göze alarak serasker Avni Paşa, Kayserili Ahmet Paşa ve Mithat Paşayı öldürerek yapılanların intikamını almış olur. Ne diye bilirim ki? Okurken sınır harbi yaşatanların Çerkez Hasan´ın eliyle cezalarının verilmesi romanın sonunda kremalı pasta üzerine çilek gibi olmuş.

Tabii sonucunun idamla noktalanması ise acı verici.

Romanın ana teması olarak Osmanlı´daki taht kavgaları, saray hayatı, entrikalar, acımasız siyaset oluşturur. Mehmet Akif Ersoy´un Safahat´ın 7. kitabında yazdığı gibi; "Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

"Tarihi tekrrür"diye tarif ediyorlar:

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"

Diyorsunuz ki, gerçekten de tarih bu kadar mı tekerrür eder!

Okurken bilgilerimizi de gözden geçirmiş oluyoruz. Okullarda verilen sığ bilgilere karşı tarih, romanlarda belgelere ve gerçeğe dayalı, uzman görüşleri de alınarak yazılmış ise okura katacağı çok şeyleri barındırır. Kitabın sonundaki

okurken faydalanılabileceğimiz sözlük kısmı da iyi düşünülmüş. Romandaki her bölüme ismini veren saraylıların sonlarının ne olduğuna ilişkin kısımda bilgi olarak sunulmuş.

Kurgusal tarihi romanda üç farklı karakter geçer. Arabacı Nazif Ağa, Hamza ve Halil çocuk. Yazar bunların sonlarını okurun hayal dünyasına bırakmış. Ben ilk iki karakteri Adile Sultana hizmetlerine devam ettiklerini, Halil çocuğun ise Sultanın bir bölümde bahsettiği gibi Habiye´ye giderek iyi bir asker olarak yetiştiğine kanaat getirdim.

Romandaki bilir kişi olarak Murat Bardakçı değil de, İlber Ortaylı´nın olması daha isabetli olurmuş bence.

Hafızalara kazınacak bu tarihi romanı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Farklı bir tarz da olsa Ayşe Kulin iyi bir eser ortaya çıkarmış.

(