Cevap :
Kanuni Sultan Süleyman zamanında inşa edilmiş olan medreseler teşkil etmektedir. Süleymaniye Külliyesi bünyesinde inşa edilmiş olan bu medreseler, kaynaklarda Sahn-ı Süleymaniye veya kısaca Süleymaniye Medreseleri olarak zikredilmektedir.
Süleymaniye külliyesi içinde 7 medrese inşa edilmiştir. Bu medreselerde tıp ilmi başta olmak üzere Hadis, Matematik ve Edebi dersler ile diğer dini bilgiler okutulmakta ve icazet alanlar yani mezun olanlar o sahanın uzmanları olarak kabul edilmekteydiler. Süleymaniye Külliyesi’nde aynı zamanda hastane, imaret, tabhane gibi sosyal tesisler de yer almaktaydı.
Kanuni Sultan Süleyman Devri’nin büyük mimarı, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olan diğer cami, mescid, medrese, han, hamam, aşevleri, imarethane gibi dini ve sosyal kurumlar, Osmanlı Devleti’nin kendi tebaası için, Müslim ya da Gayr-i Müslim farkı gözetmeden nasıl hizmet ettiğini göstermesi bakımından da gerçekten dikkat çekicidir. Özellikle Kanuni dönemine kadar ve bu dönemde inşa edilmiş olan pek dini ve sosyal kurumların sadece Bursa, İstanbul ve Edirne gibi şehirlerde değil Rumeli’de fethedilen pek çok şehire de inşa edildiği görülmektedir. Nitekim bunların bugün bile ayakta olup hala hizmet vermeye devam etmesi, Osmalılar’da bilim ve kültürün hangi aşamaya geldiğini göstermesi bakımından da gerçekten de dikkate değerdir. Aynı zamanda birer kültür merkezi olan bu Türk-İslam eserlerinin varlığının devam ettirebilmesi için, tahsis edilmiş olan vakıfların ve bunlara ait belgelerin elimizde bulunması Osmanlı Devleti bünyesindeki kültür seviyesini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Süleymaniye külliyesi içinde 7 medrese inşa edilmiştir. Bu medreselerde tıp ilmi başta olmak üzere Hadis, Matematik ve Edebi dersler ile diğer dini bilgiler okutulmakta ve icazet alanlar yani mezun olanlar o sahanın uzmanları olarak kabul edilmekteydiler. Süleymaniye Külliyesi’nde aynı zamanda hastane, imaret, tabhane gibi sosyal tesisler de yer almaktaydı.
Kanuni Sultan Süleyman Devri’nin büyük mimarı, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olan diğer cami, mescid, medrese, han, hamam, aşevleri, imarethane gibi dini ve sosyal kurumlar, Osmanlı Devleti’nin kendi tebaası için, Müslim ya da Gayr-i Müslim farkı gözetmeden nasıl hizmet ettiğini göstermesi bakımından da gerçekten dikkat çekicidir. Özellikle Kanuni dönemine kadar ve bu dönemde inşa edilmiş olan pek dini ve sosyal kurumların sadece Bursa, İstanbul ve Edirne gibi şehirlerde değil Rumeli’de fethedilen pek çok şehire de inşa edildiği görülmektedir. Nitekim bunların bugün bile ayakta olup hala hizmet vermeye devam etmesi, Osmalılar’da bilim ve kültürün hangi aşamaya geldiğini göstermesi bakımından da gerçekten de dikkate değerdir. Aynı zamanda birer kültür merkezi olan bu Türk-İslam eserlerinin varlığının devam ettirebilmesi için, tahsis edilmiş olan vakıfların ve bunlara ait belgelerin elimizde bulunması Osmanlı Devleti bünyesindeki kültür seviyesini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.