Paragrafın içindeki cümleleri, cümle türlerine göre ayırınız.
Mahcup bir tereddüt ve yapmacıklıktan sonra yüzüne mendil tutarak geçinmek için mürebbiyelik etmek niyetiyle İstanbul'a gelmeyi arzu etmiş, şimdiye kadar da Fransa'dan hiç çıkmamış olduğundan kadınlığı ve seyahat hususundaki acemiliği, özellikle yapıca beceriksiz ve utangaç olduğu için İstanbul'a gelmek üzere bulunan namuslu bir adam olan Mösyö Maksim isminde bir zat tarafından kendisine teklif edilen seyahat arkadaşlığını kabule mecbur olmuş bulunduğunu, yine burada bir yurt bilmemesinden dolayı o zatla bir otele inmiş ve namuslu zannettiği o Mösyö Maksim tarafından vahşice ırzına tecavüz edilmeye kalkışılması üzerine coşan namus duyguları ve atılganlıkla kendini sokağa dar atabilmiş olduğunu, yanında birkaç günlükten çok harçlığı ve eşya namına bir iki kat çamaşırıyla bir dua kitabından (!) başka bir şeyi olmadığını ter dökerek öyle yana yakıla bir ifadeyle anlatır ki şiddetli üzüntüden dinleyenlerin gözleri yaşarır... O saygın Fransız ailesi efradı, Anjel'in haline ağlamak derecesinde acımakla beraber, yine de kendisini bir gece bile misafir olarak evlerine kabul etmezler. Vatanları dışında yaşayan Avrupalılar, bulundukları yabancı memleketlerde kendi milletlerinden birine tesadüf ettikleri zaman hemşehrilerine her hususta pek büyük hürmetle yardım ederler. Bu hürmet ve şefkatin sebebiyse o vatandaşın diğer bir milletin milli kesesiden geçim sağlamaya çalışmasıdır. Bundaki fayda, kendi milletlerinin başka bir millet içinde sayıca çoğalması ve bu vasıtayla oradaki milli servetten bir kısmının kendi memleketlerine nakline yol açılmasıdır. O Fransız ailesi tarafından işte böyle bir şefkatle Anjel'e yardım edilmeye çalışılır. Evvela kendi civarlarında ucuzca bir oda kiralanır. Matmazel oraya yerleştirilir. Kısa bir müddet sonra da mürebbiyelik vazifesiyle Dehri Efendi ailesinin yanına gönderilir. Mürebbiye Anjel, mazisinden bir parça bahsettiğimiz işte böyle bir Anjel'dir.