Günlük hayatta sıkça kullandığımız bu deyimin kökeni Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Fran-
sa'yla iyi ilişkilerin kurulduğu bir dönemde Istanbul'a gelen Fransa elçisi, Topkapı Sarayinda
padişahın huzuruna kabul edilmeyi beklediği sırada işinin acele olduğunu, bir an önce padişahla
görüştürülmesi gerektiğini söyleyince qu cevabı alır: "Şevkatli padişahımız bugün çok hiddetli.
Biraz önce külahından tavşanlar çıkaran, alev alev yanan çubukları ağzında söndüren, havaya
uçurduğu kuşu birkaç sözüyle geri döndürüp ağzıyla ayaklarından yakalayan hünerli bir hokka-
bazı dahi huzurundan kovdu. Senin anlayacağın ağzınla kuş tutsan nafile, ama yine de büyük bir
deyimi
hünerin varsa söyle, ileteyim demiş. Bu gibi durumlar için
olarak dilimize yerleşmiştir.
Cümle: