Cevap :
Cevap:
Sözlükte "yazmak" anlamındaki ketb kökünden mekân ismi olan mekteb (çoğulu mekâtib) "okul" demektir; daha çok mektebe şeklinde kütüphane için de kullanılır. Araplar okula küttâb da demişlerdir. Fakat dil âlimi Müberred küttâbın "öğrenim gören çocuklar" (sıbyan) mânasına geldiğini söyler ve öğretim yapılan yere bu adın verilmesini yanlış kabul eder (Lisânü'l-ʿArab, "ktb" md.). Ancak Hz. Peygamber devrinden beri okuma yazma veya Kur'an öğretilen okullara küttâb denilmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren mektep kelimesi, geniş anlamda ve bugünkü okul karşılığında hemen hemen bütün eğitim kurumlarının başına getirilerek kullanılmıştır. Ayrıca İslâm dünyasında mektep kelimesinin "branş" (mekteb-i felsefe), "ekol" (mekteb-i Meşşâiyyûn, mekteb-i revâkıyyûn), "tâlim" (mekteb-i İslâm), "büro" (mektebü'l-berîd), "ajans" (mektebü'l-enbâ) ve "ticarethane" mânalarına geldiği de bilinmektedir.
Tarihte bilinen en eski mekteplere yazının icat edildiği Mezopotamya'da rastlanır. Burada öğrencilerin oturması için taştan veya kerpiçten sıraları olan bina kalıntıları bulunmuştur. Sumer ve Akkadlar'da "edubba" (tablet evi) denilen mektepler mâbede bitişik yapılır ve dersler din adamları tarafından verilirdi. Çivi yazılı belgelerde bu okulların öğretim metotları ve düzeyi, öğrenci-öğretmen, veli-öğretmen ilişkileri gibi değişik konular hakkında çeşitli bilgiler yer almaktadır (Chiera, s. 95 vd.; Kramer, s. 1 vd.).
Göçebe hayatı yaşayan toplumlarda sabit mektep yapmanın imkânsızlığından dolayı tarihte Araplar genellikle ümmî bir toplum olarak tanınmıştır. Câhiliye döneminde Mekke ve Medine gibi şehirlerde okuma yazma öğreten okulların varlığı hakkında bilgi mevcut değildir. Belâzürî Araplar'da yazının gelişimi üzerine bilgi verir ve Kureyş'te okuma yazma bilen on yedi kişinin adını sayar (Fütûh, s. 691-692). Medine'de de Araplar'dan okuyup yazan kimselerin sayısı azdı; bu arada bir yahudinin Arap yazısını bildiği ve Medineli çocuklara öğrettiği rivayet edilir.
Açıklama: